MENÜ
Ankara 16°
Ankara Gazetesi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Hepimiz Azerbaycanız!
Vedat Bilgin
YAZARLAR
1 Ekim 2020 Perşembe

Hepimiz Azerbaycanız!

Evet, bugün Azerbaycan’a yönelen saldırılar karşısında hiç tereddütsüz ‘hepimiz Azerbaycan’ız diyoruz; Karabağ işgaline karşı çıkan, Ermenistan’ın orada işgalci olduğunu söyleyen rahmetli Hrant Dink de hayatta olsaydı, aynı şeyi söylerdi. Hrant Dink’in FETÖ operasyonuyla hayatını kaybetmiş olmasının arkasında onun bu yerli tavrının olduğunu unutmamak gerekir.

Bugün, Azerbaycan topraklarının yüzde yirmisi işgal altındadır ve BM kararına rağmen bütün dünya bu işgalin karşısında sessiz kalıp bu durumun onaylanmasını beklemektedir. Filistin’in işgal edilmiş topraklarında yaşananlar karşısında dünyanın efendilerinin aynı tutumu sergilemesi tesadüf olabilir mi? Bunun anlamı açıktır Türkiye güçlü olmak mecburiyetindedir çünkü bu coğrafyadaki sorumluluğu büyüktür.

NURİ PAŞA YAŞIYOR

Azerbaycan ve Türkiye arasındaki ilişki herhangi bir uluslararası ilişki değildir; bunu bütün dünya bilmektedir ve Stalin’in çizdiği o garip sınır boşuna çizilmemiştir. Bakü’ye her gittiğimizde ziyaret ettiğimiz ‘Şehitler Hiyabanı’nda yatan şehitler ve rahmetle andığımız Nuri Paşa oraya tesadüfen gitmediği gibi Türkiye’de bugün tesadüfen Azerbaycan’ın yanında değildir. Aynı Kafkas İslam Ordusu süvarilerinin Sakarya Meydan Savaşı’nın kaderini değiştirdiğini unutmamak lazımdır. Ülkelerin kaderlerini birleştiren derin manayı anlamadan bular kavranamaz.

Rusya geleneği olan bir devlettir; Türkiye ile bu ülke arasında muhtelif sorunlar olsa da Rusya’nın Batı emperyalizminin Ortadoğu’da yeni bir hegemonya kurma girişimi karşısında Türkiye ile tarihsel bir ittifak yapmak durumunda olduğunu tahlil eden önemli stratejistleri vardır. Bu şu demektir, iki ülke arasındaki sorunlar önemli olsalar da stratejik olarak Batı emperyalizmi ile aynı çelişkiyi yaşamaktadırlar ki bu işbirliği Batı sisteminin hegemonik üstünlüğünü kısaltacak kadar önemli bir olaydır. Bu bakımdan Rusya’nın sadece Azerbaycan-Ermenistan meselesinde değil başta Suriye, Libya, Akdeniz olmak üzere bu bölgede doğru bir tutum alma sorumluluğu bulunmaktadır.

MONŞER!

Türk hariciyesinin adeta çok kıymetli bir mektep gibi çok nitelikli elemanlar yetiştirdiğini dost düşman herkes kabul etmektedir. Monşer nitelemesinin, şehitler de vermiş bu teşkilatın güzide elemanlarına yönelik kullanılmadığını bilmek lazımdır, çünkü onlar hayatlarını ortaya koymayı göze alıp ülkelerinin çıkarlarını düşünen, onu temsil etme bilinciyle hareket eden şerefli insanlardır, Türk diplomatlarıdır.

Peki, o zaman monşer kimdir? Monşer, bu teşkilat içinde çalışırken yabancı servisler tarafından muhtelif vasıtalarla devşirilmiş veya milli kimlik krizi yaşayan, yabancılaşmış; Türkiye’nin çıkarlarını temsil etmek yerine Batı’nın taleplerini Türkiye’ye kabul ettirmek için uğraşanlardır. Bunların Türkiye’ye ‘Suriye’de ne işi var, Libya’da ne aranıyorsunuz, Akdeniz’de sorun çıkaran ülke olunmasın; S 400’leri alınmasın; NATO’yu yani ABD’yi rahatsız etmeyelim; Türkiye Azerbaycan’a silah vermesin’ diyen kişilerdir. Aynı kafanın, Batılı istihbaratçılar ağzından ‘Türkiye cihatçıları taşıyor’ gibi suçlamalar yapmasına şaşmamak lazımdır, çünkü Monşer işbirlikçidir.

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ankara Gazetesi