MENÜ
Ankara 18°
Ankara Gazetesi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Türkiye'den istenen nedir?
Vedat Bilgin
YAZARLAR
21 Eylül 2020 Pazartesi

Türkiye'den istenen nedir?

Batı’yla yaşanan sorunun anlamı nedir? Öncelikle bu meselenin tarihsel/siyasal bakımdan nesnel bir netice olduğunun altını çizmek gerekir yani bu durum bir arzu sonucu değil dünya sisteminin Türkiye ile uluslararası ilişkiler bakımından yaşadığı çelişkinin neticesidir.

Türkiye geldiği belli bir tarihsel aşamadan sonra Batı’yla ilişkilerini eski düzeyde sürdürmesi imkânsız olan bir ülkedir, eğer bunun tersini yapıp Batı’yla kurulu ilişki düzenini sürdürmeye kalkılsaydı ‘varlık sorunu’ tehlikesi yaşardı ki bu eşyanın tabiatına aykırıdır. Belki şu itirazı yapacak olanlar bulunabilir: Yaklaşık yüz yıl süren bir ilişkiyi neden devam ettiremeyelim veya ettirmeyelim? Cevap açıktır, bu ilişkinin belirlendiği tarihsel şartlar artık ne Batı sistemi için ne de Türkiye için geçerlidir. Birincisi, Soğuk Savaş sonrası Batı’nın Türkiye verdiği rol bütünüyle ortadan kalkmış bulunmaktadır; ikincisi ise, Türkiye artık o bağımlılık ilişkilerini sürdürecek ‘konumdan’ çıkmıştır.

BATI’NIN BEKLENTİLERİ

Batı sitemi denince, emperyalizmden onun politik merkezinde İkinci Savaş’tan bu tarafa oturmakta olan ABD’nin yönetiminden fakat sadece bu ülkeyle sınırlı olmayan hegemonik bir yapıdan bahsedildiği açıktır. Emperyalizmin düz bir işgal ya da başka ülkeye yönelik tehditten öteye bir ilişki biçimi ekonomik, siyasal, kültürel bağımlılık üreten mekanizmalar olduğunu belirtmek gerekir. Bu mekanizmaları kurmak için kapitalizmin belli bir formasyona ulaşması, bunu uluslararası ölçekte bir değer transferi yaratacak düzeyde örgütlemesi, dış ticaret ilişkileriyle ekonomik işbölümünün kontrolünü sağlamasının yanında bunları sürdürecek siyasal gücü, devlet politikasını ortaya koyarak uygulaması gerektiği açıktır.

Peki, Türkiye ile Batı sistemini somut olarak yol ayrımına getiren süreçte neler istenmektedir? Bunu anlamak zor değildir. Batı’nın istediği kendi hegemonyasının devam etmesine yönelik taleplerdir. 1. Türkiye’nin kendi kimliğini unutup Batılı bir kimliğe sahip olmaya karar vermelidir. 2. Batı uygarlığı dışında bir arayış, bir uygarlık iddiası taşımamalıdır. 3. Sadece dünya siyasetinde değil bilhassa Ortadoğu siyasetinde ABD/İsrail ekseninde yer almak zorunluluğu vardır. 4. Dünya sisteminin patronajı ve elbette onun askeri aparatı olan NATO’nun belirlediklerinin dışında düşman ve dost belirlemeye kalkılmamalıdır. 5. Batı’nın ekonomik denetim kurumlarına zorunlu üye olmak durumundadır.

BAĞIMSIZLIK YOLU

Dün, Türkiye bu talepleri iyi kötü karşılamış, bazen sorunlar yaşasa da bu sorunlar ülkeyi bir yol ayrımına götürecek düzeyde olmamıştı; çünkü o günkü konjonktür, iki kutuplu dünyanın politik ayrışması buna müsaade etmediği gibi, Batının Ortadoğu siyaseti de farklıdır ve Türkiye burada anahtar bir role sahiptir.

Daha önemlisi ise Türkiye bütünüyle sisteme bağlı hem askeri savunma düzeninin içinde (teknik ve stratejik olarak) hareket etme durumunda bırakılmış bir ülkedir hem de ekonomik bakımdan IMF, Dünya Bankası; AB, DTÖ, gibi kurumların belirlediği fert başına düşen milli geliri 1000-3000 dolar aralığında, az gelişmiş bir ülke kategorisindedir. Bugün bütünüyle durum değişmiştir. 

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ankara Gazetesi