MENÜ
Ankara 18°
Ankara Gazetesi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Batı ne yapmak istiyor?
Vedat Bilgin
YAZARLAR
3 Eylül 2020 Perşembe

Batı ne yapmak istiyor?

Türkiye karşısında bütün uluslararası hukuk normlarını çiğneyen bu ittifak neyin nesidir? Batı neden Türkiye’yi, üstelik NATO üyesi, üstelik yetmiş yıl ileri karakol olmuş bir müttefiki, üstelik hep Batı ile birlikte hareket etmiş bir ülkeyi, üstelik Yunanistan, Mısır, BAE koalisyonuyla kuşatmak, durdurmak istemektedir?

Akdeniz’de yaşananlara analitik olarak bakıldığında işin ‘Batı’nın şımarık çocuğu’ edebiyatıyla geçiştirilemeyecek bir mahiyette olduğunu anlamak zor olmayacaktır. Mesele doğrudan Yunan olmadığı gibi ne Fransa ne de Almanya meselesidir. Mesele doğrudan doğruya Batı sisteminin hızla ilerleyen krizinin yeni Ortadoğu siyasetiyle durdurulması, en azından geciktirme arayışıdır.

BATI SARSILIYOR

Bilindiği gibi ikinci savaştan sonra ABD liderliğinde kurulan ‘dünya sistemi’, üç esasa dayanmaktaydı. Birincisi, Sovyet tehdidi karşısında, ortak düşmana karşı yapılan askeri ittifak olarak NATO’nun varlığıdır. Batı sistemi, Sovyetler’e karşı kendi güvenliğine katkı yapacağını planladığı için Türkiye’nin bu kuruluşa üyeliğini kabul etmiş, onu kuruluşun ikinci büyük asker bulunduran ülkesi yaparak ağır bir maliyetin de altına itmişti. Esas, Tek Parti Yönetimi’nin ülkenin uçak üreten tesislerinin kapatılması dâhil, silah endüstrisini daha kuruluş aşamasında, NATO’ya girmeden tasfiye ederek ABD’ye açık pazar haline getirilmesinin maliyetine bakmak lazımdır.

Sitemin ikinci temeli ekonomiktir; Dünya Bankası; IMF, Dünya Ticaret Örgütü, Avrupa Yatırım Bankası; AET gibi kuruluşlarla başlayıp geniş bir ağ şeklinde Batı sisteminin ekonomik düzenini çevre ve yarı çevre ülkelere aktaran, bir anlamda emperyalizmin çarklarını çeviren bir yapılanma, sistemin esasını belirleyecek durumdadır.

Üçüncü mekanizma siyasidir; Batı sistemi çevre ülkelerle siyasi bağlar kurarak Batı hâkimiyetinin sömürü mekanizmalarının işlerliğini teminat altına almak için diyalog işbirliği veya katılımcı yapılar içinde çevre ülkelerle iyi ilişkiler geliştirmektedirler. Birçok uluslararası kurum aslında bu düzenin sürdürülmesini sağlayacak şekilde işlemektedir.

YENİ DÖNEM

ABD merkezli tek kutuplu dünya hayali, yıkılıp küresel dinamiklerin imkânlarıyla dünyanın farklı bölgelerinde yeni ekonomik toplumsal gelişmeler ortaya çıkıp, bunları giderek yeni siyasal, uluslararası taleplerle ortaya çıkınca durum değişmeye başlayacaktı. Önce uzak Asya kaplanlarının büyümesi geldi, arkasından Çin’in yükselişi, sonra Rusya ve Ortadoğu’nun yenilenme taleplerini içeren yeni siyasi hareketler ve Türkiye’nin adım adım güçlenmesi.

Ortadoğu’nun değişmesi, Batı’yla ilişkilerini bağımlılıktan kurtarması Batı’nın felaketi demektir; çünkü burası hâlâ büyük enerji kaynaklarına sahiptir, dahası bu coğrafyanın merkezi olarak görülen Türkiye’nin demokrasi içinde, ekonomik olarak güçlenmesi bir model olarak görüleceği için asla kabul edilecek bir olay değildir. Bu, Batı’ya bağımlı petrol şeyhlerinin/krallarının, askeri diktatörlerinin halkları karşısında iktidar kaybı yani Batı’nın kaybetmesi demektir. Netice olarak; Batı sistemi, çöküşü durdurmak için Türkiye karşısında ittifak yeni bir içindedir fakat bunu sürdürme kabiliyetini tarihsel olarak neden kaybetmişlerdir, ayrıca açıklamak gerekir.

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ankara Gazetesi