MENÜ
Ankara 17°
Ankara Gazetesi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Darbecilerin beyni farklı mı?
Vedat Bilgin
YAZARLAR
11 Mayıs 2020 Pazartesi

Darbecilerin beyni farklı mı?

Bu ülkede darbe tartışmaları neden bitmez? Cevabı açık olan bir sorudur bu; eğer darbe beklentisi içinde olanlar, darbe heveslileri ya da darbe severler varsa, darbecilik geleneği varsa bu tartışmalar kolay kolay bitmeyecektir. O zaman soruyu yeniden sormak gerekmektedir: Darbe heveslileri, darbeden çıkar umanlar ve ya siyaseti darbe gölgesinde yapılacak faaliyet olarak görenler neden vardır?

Bu soruları çoğaltmak mümkündür fakat 21. Yüzyılda, Türk modernleşmesi artık 60’lı, 70’li yılları bir tarafa bırakın, 2000’li yılların siyasal ve kurumsal hastalıklarını bile demokratikleşme reformlarıyla, kaydettiği toplumsal ve ekonomik gelişmelerle aştığı, geride bıraktığı halde neden darbeden medet umanlar bunu göstermekten, belli etmekten utanmazlar, neden hala ortadadırlar. Bütün bunların sebebi, bu darbeci takımının beyin yapılarıyla ilgili olabilir mi?

BANA DARBECİNİ SÖYLE

Eğer Türkiye’de 27 Mayıs darbesinden başlayıp, 12 Eylüle ve diğer darbelere, nihayet 15 Temmuz darbe girişimini yapan alçaklara kadar uzanan güruhun, darbecilerin beyin yapıları laboratuvar ortamında nörolojik olarak incelenseydi ortak bir yapısal problem bulunabilir miydi?

Sanmıyorum, insan davranışlarının nörolojik/genetik olmadığı daha doğrusu biyolojisiyle açıklanamayacağı varsayımı bütün sosyal bilimlerin temel kabulüdür. O halde meseleye toplumsal düzeyde analiz edilip açıklanacak bir olay olarak bakmak gerekmektedir.

Bunun anlamı ise açıktır, darbecilik, darbe severlik, darbe beklentisinde olmak doğrudan doğruya ideoloji, zihniyet, siyasal gelenek, mensup olunan toplumsal zümre, sınıf ve bireysel olarak ise kişilik yapısıyla yani sosyal psikoloji ile bağlantılı olarak açıklanması gereken bir konudur.

DEMOKRASİ KORKUSU

Geçtiğimiz günlerde Ana Muhalefet Partisinden bazı yöneticilerin darbeden söz etmesi, Cumhurbaşkanı ve AK Parti yönetimini darbe ile tehdit eden bir yazıyı üstelik ‘solcu’ olduğu söylenen çapsız birinin bir gazetede yazması demokrasi karşıtı bir zihniyet yapısının hala canlı olduğunu göstermektedir. Demokratik değerleri içselleştirmiş toplumlarda, siyasetçilerin, gazeteci, yazar sıfatı taşıyanların darbeye ümit bağlaması durumunda ‘burada demokrasi düşmanı faşizan bir zihniyet var’ diye herkesin ayağa kalkması beklenirken; ne yazık ki Türkiye’de hala bu faşizan zihniyetin temsilcisi siyasetçilere ‘sosyal demokrat’; gazetecilere ise ‘solcu’ muamelesi yapılmaktadır.

Batılı istihbarat örgütlerinin Türkiye’yi istikrarsızlaştırma faaliyetlerinin ‘solcu/devrimci’ gibi kavramlarla kolayca maskelendiğini düşünürsek darbe sevicilerin aynı zamanda kimlerle yan yana durduğunu da kolayca görebiliriz. Benzeri bir şekilde, zaman zaman ‘ulusalcı’ ya da muhtelif kılıkta ‘sağcı’ diye taktim edilenleri de unutmamak lazımdır; nitekim 15 Temmuzun alçakları tam da bu rolü üstlenmişlerdi. Kısaca şunun altını çizelim, bu coğrafyada yaşamanın bedeli güçlü bir devleti, bu ise güçlü bir demokrasiyi gerektirmektedir. Bu millet darbe severlere karşı nasıl cevap vereceğini ortaya koymuştur; heveslenenler varsa gelsinler bakalım.

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ankara Gazetesi