MENÜ
Ankara 16°
Ankara Gazetesi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Bir asır
Vedat Bilgin
YAZARLAR
23 Nisan 2020 Perşembe

Bir asır

Bir asır yani dile kolay yüz yıl geçmiştir; Türklerin Anadolu’dan sökülüp atılması projesini parçalayıp tarihin çöplüğüne atma kararının o taş binada -ki İttihat Terakkinin Ankara Kulüp binasıdır- verildiği günden bahsediyorum.

Yakup Kadri Bey, işgal günleri İstanbul’unda iki insan grubundan bahseder. İlk grupta, işgalciler, İstanbul Levantenleri, bohem hayat tarzını yaşayan muhtelif cemaatlerden, onlara uyum göstermiş yerli tüccar/ithalatçı iş adamlarından, Tanzimat’la birlikte özendikleri Batılı hayat tarzını taklit etmeye çalışan bir kısmı Duyun-i umumiye ’de bir kısmı devletin muhtelif memuriyet kadrolarında çalışan Türkler vardır. İstanbul’un elitleri sayılacak bu insanların İstanbul işgal edilince ilk işi, işgal kuvvetlerinin yöneticilerine yanaşarak, onlarla iyi geçinmek ve işbirlikçi olma arayışına girmiş olmalarıdır. Diğer grupta ise, kendi halinde İstanbul halkıdır, esnafı amelesi, muhtelif işlerde çalışan sıradan insanlarıdır. Bunlar arasında İşgale karşı bir örgütlenme içinde olan milliyetçi gençler, aydınlar, vatansever subaylar ve ‘Teşkilat-ı Mahsusa’nın adamları bulunmaktadır.

ULUS’TA MÜEVAZİ TAŞ BİNA

İlk grupta yer alanlar İşgal İstanbul’unu tam anlamıyla Sodom ve Gomore’ye çevirmişlerdir. Onlar için zafer kelimesinin yan yana gelemeyeceği tek millet Türklerdir. Bundan o kadar emindirler ki, aralarındaki işbirlikçi yerliler dahi artık işgali dahi fark edemeyecek kadar normalleştirmiş bulunmaktadırlar.

Böyle bir ortamda Ankara’da meclis toplamak, Hacı Bayram Camiinde kılınan Cuma namazı sonrası dualarla açılan mecliste ‘Hakimiyet-i Milliye’yi’ savunmak nasıl bir iştir, nasıl bir akıldır!

Evet, Milli Mücadelenin başta Mustafa Kemal Paşa olmak üzere kadrosu neden Kongre süreçleri başlatarak işe başlamışlardır, neden Ankara’yı seçmişlerdir? Bu soruları uzatmak mümkündür fakat en önemlisi Milli Mücadele kadrosu askerlerden oluştuğu halde, neden önce cepheye gitmek yerine Sivas’ta, Erzurum’da Ankara’da bir araya gelip Mecliste toplanmışlardır? Bu soru mühimdir; bir asır önce toplanan Türkiye Büyük Millet Meclisinin ‘anlamı’, bu sorunun cevabında saklıdır.

MİLLETİN KALBİ

Ankara’da toplanan Meclis Milli Mücadele’nin karargâhıdır, Mustafa Kemal Paşa bu Meclisin seçtiği Başkomutandır. Gazi unvanını kendisine bu meclis verecektir. Tarih göstermiştir ki Gazi Paşa sadece askeri değil aynı zamanda ‘Hâkimiyetin kayıtsız şartsız millet iradesine ait olması’ fikrine inanan bir siyasi stratejisttir. Mesele açıktır: Türk Milli Mücadelesi, millet iradesine dayanılarak kazanılmıştır.

Yakup Kadri, Sakarya Savaşından sonra, gelen zafer haberleri arttıkça İstanbul sosyetesi içinden, işgalcilerle uyumlu yaşayanlar arasından ‘Ankara’ya gitsem mi’ diye sorana, Kuvvay-ı Milliyeci bir tabibin verdiği cevabın altını çizer: ‘Ne lüzum var!’ Bu cevap açıktır, artık size lüzum kalmamıştır. Millet kendi bağımsızlığını kendisi kazanmıştır. Bugün, hem Milli Mücadeleyi kazanan, hem FETÖ üzerinden emperyalist saldırıyı mağlup eden, iki kere gazi olan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 100. kuruluş günüdür. Nice yüzyıllara.

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ankara Gazetesi