MENÜ
Ankara 17°
Ankara Gazetesi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Corona politik
Vedat Bilgin
YAZARLAR
20 Nisan 2020 Pazartesi

Corona politik

Dünyanın her yerinde ABD’sinden Avrupa ülkelerine kadar bütün gelişmiş ülkelerin virüs karşısında tel-tel dökülüp perişan oldukları bir zamanda, sağlık alt yapısıyla, sağlık çalışanlarıyla, kamusal düzenin korunmasıyla, sürecin ortaya çıkardığı ekonomik sorunlarla, toplumun her kesiminin sosyal problemlerine, ihtiyaçlarına cevap veren bir devlet yönetiminin, sosyal devletin çalışmalarını alkışlamak yerine, karalamaya çalışmak, elbette siyaset yapmak olamaz, bu sebeple geçeceğim.

Burada üzerinde durmak istediğim husus, bu virüs sürecinin tamamlanmasından sonra eski politik anlayış ve yaklaşımların kökten bir sorgulanmaya tabi tutularak, insanlığın yeni bir durum değerlendirmesi, kritik yapmak zorunda olmasıyla ilgilidir.

DÜNYA DEĞİŞİME AÇIK

Bu dönemde bir kaç aşamadan bahsetmek lazımdır. İlki, Batı uygarlığının yükselişe geçtiği zamanlardan bu yana böylesine sarsıcı şok yaşadığı başka bir olayla karşılaştığını söylemek zordur. Bu durum bir yönüyle ‘pozitivist evren anlayışının’, netice itibariyle insanlığı tahrip eden ‘faydacı araçsal rasyonalizminin’ insan-tabiat ve insan-toplum dengelerini nasıl tahrip ettiğini ele alarak yeniden düşünmeyi ve Batı uygarlığının kökten yeni bir insani eleştiriye tabi tutulmasını gerektirmektedir. Varoluşu, ‘faydacı-maddeci’ bir temelde yorumlayan değerler skalasının meydana getirdiği davranış biçimi, artık insanın tükenişinden, evreni tehdit eden, yok oluşa götüren bir kâbusa dönüşmüş bulunmaktadır. Batı uygarlığının hegomonik gücü bugün bütün insanlığın varlığını tehdit etmektedir. Bu hayat tarzı ve dünya görüşünün sebep olduğu durum, artık bütün dünyayı tehdit etmektedir.

İkinci kritik, doğrudan doğruya neo-liberal küreselleşme ideolojisi ve politikalarıyla ilgilidir. Hatırlayın, 1980’lerden itibaren yükselen neo-liberal ideolojiye dayalı küresel politikaların hedefinde milli kültürler, ulus-devletler vardır. Batı merkezli bu siyasetin araçları, ulus üstü kurumlar, kapitalizmin küresel soygun düzeninin sürdüren İMF, Dünya Bankası, DTÖ gibi mekanizmalar, dahası küresel ölçekte sermaye hareketlerini düzenleyen dev finans/kapital örgütlenmesidir.

YENİ İNSANİ DURUM

İstedikleri açıktı, bütün dünyayı küresel ölçekte örgütlenmiş başta ABD olmak üzere batı kapitalizminin egemenliğine itiraz edemez hale getirmek. Bütün ulus devletler yok edilecek arkasından her şey çorap söküğü gibi gelecekti: Bütün kültürler yok olacak, bütün ekonomiler peyk edilecek, bütün dünyanın batılılaşması projesi tamamlanacaktı. Batı uygarlığının mutlaklaşması anlamına gelen bu projeye gerçi bazı itirazlar vardı; Hindistan, Çin, Uzak Asya, Müslüman toplumlar başka arayışlara yönelmişlerdi fakat Batının hegemonik konumu devam ediyordu.

Bu sürecin sonunda, yeniden düşünülerek kritik edilecek temel konu; Batı hegemonyasının meydana getirdiği insanlık ve dünya sorunları karşısında düştüğü çaresizliktir. Batılı önemli düşünürlerin vicdan ve ahlak sahibi filozofların var olan eleştirileri üzerinden bakıldığında da bugünkü sorun bir salgının/hastalığın ötesine geçmiş varoluşsal bir ‘yeni insani durum’ arayışına yol açmış bulunmaktadır.

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ankara Gazetesi