MENÜ
Ankara 27°
Ankara Gazetesi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Özgürleştirici siyaset: İnsan haklarını eyleme geçirmek
Vedat Bilgin
YAZARLAR
4 Mart 2021 Perşembe

Özgürleştirici siyaset: İnsan haklarını eyleme geçirmek

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıkladığı 'İnsan Hakları Eylem Planı' sadece hukuk sisteminde bir reformu değil, aynı zamanda siyasetin özgürleştirici gücünü ortaya koymaktadır. Cumhurbaşkanı, siyasette güçlü olmanın yolunun sürekli, yenilik yaratmaktan geçtiğini tecrübe etmiş bir siyasetçi, bir devlet adamı olarak bugün hâlâ yenilik yaparak ilerliyorsa burada iki şeye dikkat çekmek gerekmektedir.

Bunlardan biri, toplumla kurduğu derin bağlardır; yani toplumun tarihsel kültürel varlık alanına, kimliğine saygılı, onunla entegre bir siyasete sahip olmasıdır. Diğeri ise, toplumda meydana gelen değişmeleri anlayarak değişme sürecini yöneterek, değişimin yol açtığı yeni sorunları takip/analiz ederek, onlara yeni cevaplar verecek bir siyaseti ortaya koymasıdır. Bunu, toplumun varlığından/kimliğinden güç alarak yenilik yaratmak olarak da tanımlayabiliriz. Bu tarz siyaset toplumu özgürleştirmekte, toplum kendi kimliğine/varlığına duyulan saygılı siyaset sayesinde devlete güven duyarak, geleceğe ümitle bakmakta, kendi dinamizmini ortaya koymakta, yenilik talep ederek kendi geleceğini inşa eden siyasete katılmaktadır.

ADALET İÇİN HUKUK

Adalet Bakanlığı'nın, yoğun bir emek harcayarak hazırladığı, kelimenin tam anlamıyla mükemmel bir hale getirdiği 'İnsan Hakları Eylem Planı' gerçek anlamda reform niteliğine haizdir. Türkiye'nin, özellikle anti-demokratik sorunlu siyasal kültürel yapısının dönüşümü konusunda AK Parti'nin bugüne kadar yaptığı reformlar içinde bu çalışmanın ayrı bir önemi vardır; bu konuda farklı bir aşamaya gelindiğini göstermektedir.

Bilindiği gibi Türkiye'de anti-demokratik siyasal geleneğin kurumsal araçları arasında, resmi ideolojik söylemin yani militarizmin, onun beşeri unsurunu teşkil eden cuntacı kadroların yani bürokratik askeri yapının ve o ideolojiyi devletin içinde çeşitli düzeylerde normatif bir sisteme taşıyan jüritokrasinin ayrı bir konumu bulunmaktadır. Bu problemli yapının ürettiği ilişkiler neticesinde ortaya çıkan olgular incelendiğinde, sorunların farklı düzeylerde ortaya çıktığı görülmektedir.

DEVLET-BİREY

Devlet ve toplum arasındaki sorunların çözümünde kamunun, eşitlikçi, açık, öngörülebilir bir hizmet anlayışıyla topluma yaklaşımı, rekabet şartlarında insanların girişim özgürlüğünü koruyan bir piyasa mekanizmasında devletle 'güven ilişkisini' kurması çok önemlidir ki, eylem planı bunun çerçevesini çizen, birçok önemli düzenlemeyi kapsamaktadır.

Burada ayrıntısına giremeyeceğimiz, fakat özellikle belirtilmesi gereken husus, Eylem Planı'nda, bireyin özgürleşmesini ön palana çıkaran ilkelerin, normatif hükümler olarak düzenlenmesinin öngörülmesidir. Düşünce, ifade, inanç özgürlüklerinin, kişilik haklarının korunması, bilgi edinme hakkının anayasal güvenceye kavuşturulması, işkence gibi insanlık suçlarına karşı tavır, kadınları, yaşlıları, engelli ve çocukları korumaya dönük önlemler gibi kapsayıcı yeniliklerin getirilmesi, dahası 'insan onurunu' esas alan bir yaklaşımın benimsenmesi çok değerlidir. Burada, bireyin özgür bir insan olarak görülmesi, devlet-birey arasında yeni bir hukuki anlayışı yansıtmaktadır. Kısaca, demokratikleşeme süreci devam ediyor...

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ankara Gazetesi