Netflix’te bir diziye denk geldim; bir Angilikan kadın papaz lezbiyen açık ilişki yaşıyor. Diziden anladığımız kadarıyla üstleri bunu onaylamasa da pek sorun çıkarmıyorlar. Kadın papazın “partneri” hem göçmen hem de yaşça oldukça genç. Dengesiz, asimetrik bir ilişki bize güzel ve makbul olarak sunulmakta.
***
Sadece Netflix’te değil, her türlü platformda kiliseye norm dayatan diziler görüyoruz. Sanki bir kural konmuş gibi mutlaka ve mutlaka bir eşcinsel ilişkinin normal bir ilişki gibi araya sıkıştırıldığını da... Bunun kendiliğinden olmadığı aşikâr. Bilinçli bir strateji uygulanıyor.
***
Batı’da ipin ucu kaçmış durumda. Toplum dönüştürülüyor. Çok kısa zaman zarfında Batılı çocuklar cinsiyetsiz olacak, cinsiyetlerini muhtemelen 18 yaşında kendileri belirleyecekler. Bir kız çocuğuna kız demek insan haklı ihlali, küfür sayılabilecek. İnsanların cinsiyetlerine ancak kendilerinin karar verebilecekleri “saygın/demokratik” bir kural haline gelecek.
***
Batı kilisesi ise seküler düzene teslim olmuş vaziyette. Ne zaman başını kaldırmaya kalksa, Katolik Kilisesi’ni çocuk tacizleri ile dövüyorlar; ki bu tabii feci bir trajedi ve ne yazık ki halledilebilmiş değil. Batı Kilisesi’nin seküler değerlere teslim olması ile Hıristiyanlığın temel kuralları da dönüşüme tabii tutuluyor. Girişte bahsettiğim dizide olduğu gibi, papaz kıyafeti ile yaşlı bir kadın bir diğer gencecik göçmen kızcağız ile “aşk” yaşayabiliyor.
***
Hıristiyanlığa göre, zinanın her türü, eşcinsel ilişki, oğlancılık, kürtaj, (zina ve birtakım zorunlu haller dışında) boşanmak günahtır. Bunlar yapıldığında günaha girilmiş olur. Seküler dünyamızda kimsenin hayatına karışılmamaktadır. Doğrusu da budur. Ama inanan için günah da günahtır. Her hukuki olan eylem ahlaki olmayabileceği gibi, helal ve sevap da içermeyebilir. Bunu kişi kendi değer sistemlerine göre değerlendirir.
***
Bu manada kantarın topuzu kaçmış gözüküyor. Altımızdaki zemini kırıyorlar, haberleri yok.
Sayfa başına git