MENÜ
Ankara 16°
Ankara Gazetesi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Türk-Amerikan ilişkileri nereye?
Vedat Bilgin
YAZARLAR
12 Kasım 2020 Perşembe

Türk-Amerikan ilişkileri nereye?

ABD’de, Biden’ın seçimleri kazandığı bu ortamda Türkiye-ABD ilişkilerinin nasıl seyredeceği sorusunun sıkça sorulması anlamlıdır. ‘Kim gelirse gelsin bir şey değişmez’ görüşünün hatalı ya da eksik olduğunu belirtmek gerekir.

ABD’nin, Ortadoğu dolayısıyla, Akdeniz siyaseti Irak, Afganistan işgalleriyle çoktan değişmiş; Suriye, Libya, İran başta olmak üzere bütün Ortadoğu ülkelerinin siyasal haritalarının yeniden çizileceği bir yere yöneldiği için, kaçınılmaz bir biçimde Türkiye ile bir yol ayrımına girilmiştir. Birinci yol, ABD’nin bütün bölgeyi yeniden düzenlerken Türkiye’nin sessizce onun yanında durması bunun müttefiklik gereği ‘takdir toplamasını’ ummasıdır ki bu aynı zamanda sıranın kendisine gelmesini beklemekle eş anlamlıdır. İkinci yol ise, bağımsız bir politika izlemek, Türkiye merkezli bir stratejiyle, bölgede barışı ve istikrarı savunacak anti-emperyalist bir yaklaşımı benimsemekten geçmektedir.

BAĞIMSIZLIK YOLU

Bugün, ABD politikaların sahibi ABD müesses nizamının kurumsal yapısı yani Pentagon, CIA, ABD silah sanayi ve geleneksel endüstriyel sermaye ile finansal sermayenin bileşimini ifade eden ‘siyasal/endüstriyel/askeri kompleksin’ Ortadoğu siyasetinde bir değişikliye gitmesi hususunda hiçbir emare bulunmamaktadır. Soğuk Savaş yıllarında müttefikliğinin ağır yükünü taşımış Türkiye’ye saldıran terör örgütleriyle işbirliği yaptığı açıkça ortaya çıkan bu anlayışın ‘dost kategorisinde’ bulunmadığı da açıktır.

Trump’ın bu yapıyla sorun yaşamasından dolayı uluslararası ilişkilerde farklı bir siyasal arayışa girdiği biliniyordu fakat bu akim kalmıştır. Şimdi Biden ile birlikte ‘müesses nizamın’ projesinin, üstelik bu projenin, yapımına katkısı olan bir yönetim eliyle yeniden uygulamaya konulması şaşırtıcı olmayacaktır. Kısaca ABD’nin takip ettiği strateji, emperyalist bir politikaların sonucudur; bugün ise ABD dünya üzerinde hegemonik konum kaybı yaşamaktadır ve bunu Ortadoğu/Akdeniz üzerinden yeniden bir hakimiyet/sömürü ilişkileri düzeni kurarak tahkim etme arayışındadır. Emperyalist siyaseti, kurumsal yapıyla yaşadığı çelişkilere rağmen Trump’ın değiştirmesi mümkün olmadığı gibi, bu yapının adamı olan Biden’ın değiştirmesi zaten beklenemez.

SİSTEMİN ÇELİŞKİSİ

Burada, Türkiye-ABD arasındaki çelişkilerin büyümesi, emperyalist siyasetin bağımsızlıkçı siyasetle çelişkilerinin artma ihtimali oldukça yüksektir fakat bu ABD’nin Türkiye’yi önemsiz görmesi, onunla çatışmayı göze alması anlamına gelmez; çünkü Türkiye sadece Batı sistemin vesayetinden çıkmamıştır, aynı zamanda alternatifleri olan bir ülkedir. Bu konuda milli savunma endüstrisinin kurulması, S-400’lerin alımıyla başlayan gelişmeler, nükleer enerjideki işbirliği Suriye’de Rusya ve İran’la yapılan ittifak, işbirliği alanlarının genişleyebileceğinin örnekleri olarak değerlendirilecektir.

Batı sisteminin, kendi içinde yaşadığı krizleri de dikkate alarak Türkiye ile daha rasyonel işbirliği imkânlarını aramasının ABD içinde de değerlendirileceğini söylemek gerekir. Unutmayalım ki emperyalist aşamadaki ABD kapitalizmi sadece savaşla önünü açmak zorunda değildir; barış içinde gelişmeyi tercih ederse bunun yolunun bu coğrafyadaki adresi Türkiye’dir. Aksi durumda Türkiye alternatiflerini geliştirecektir.

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ankara Gazetesi