MENÜ
Ankara 27°
Ankara Gazetesi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Bu bir dinler savaşı mı?
Markar Esayan
YAZARLAR
16 Ekim 2018 Salı

Bu bir dinler savaşı mı?

Din önemli bir olgudur. İster pozitivist bir aydınlanmacı olun, ister seküler veya tutkulu bir mümin, bu gerçek değişmez. Aydınlanmacıların iştiyakla inandığı o Sekülerleşme Tezi ise, çoktan çökmüştür. Din, bilim, teknoloji ve demokrasi ilerledikçe hayatımızdan çıkıp gidecek gibi değildir. Açıkçası, tersinden bakıldığında, dünyanın önünde sonunda tek tip bir insan modelinden mürekkep olacağına da inanmam.

Bu farklılıkların dostça bir söyleşi olarak karşılaşması ve bir arada barış içinde yaşaması gerekiyordu. Ama herkes birbirini dönüştürme ve yargılama hastalığına düştüğü için, bir de işin içine paylaşım kavgası girdiğinden işler sarpa sardı.

Doksanlarda SSCB ve ideolojiler çökünce, sömürü sistemi yeni bir düşman aradığında, dinin orada hâlâa yaşadığını gördü. “Medeniyetler Çatışması” diye meşrulaştırılmaya çalışılan şey, dinin hiçbir yere gitmediğini de ispatlıyordu. Batı Hıristiyanlığı laisite karşısında meşru alanlarından dahi geri çekildiği için, İslam bu manada tek düşman olarak seçilmiş gözüküyor.

Ancak özellikle Kıta Avrupa’sında İslamofobi içinde işlevselleşen şeyin, köken olarak Hıristiyanofobi olduğunu iddia etmek isterim. 1793’te Jakobenler Hıristiyanlığı yasaklamışlardı. İslam ve mülteci korkusuyla Avrupa’da köklere yönelmeye başlayanlar olabilir; ama bu nefret kilise güçlenirse eski adresine İslam’ı da ihmal etmeyerek dönecektir.

Ülkemizde de bu konularda kafa karışıklığı söz konusu. Emperyal hegemonyanın tahakküm aşamasına geçtiği bu günlerde, pek çok söylem, olayın bir İslam-Hıristiyanlık kapışması olduğuna gönderme yapıyor. Ne kadar da tehlikeli! “İslam-Hıristiyanlık”, “Cami-Kilise”, “Hilal-Haç”, “Hoca-Papaz” vd. sözcükleriyle çok karmaşık bir kavgayı anlamaya/anlatmaya çalışıyoruz. Bu yanlış tutum, olayı böyle algıladığımızda yel değirmenleriyle vakit kaybedeceğimizi gösterir.

Mesela Haçlı seferleri gerçekte bir din savaşı mıydı, yoksa sebepler siyasi/ekonomik miydi? Bizans Kralı Aleksios, Papa 2. Urban’dan yardım istediğinde Selçuklular Marmara kıyılarını ele geçirmişti. Papa bu öneriyi Avrupa’yı içinde bulunduğu siyasi, sosyal ve ekonomik sorunlardan kurtarmanın bir yolu olarak görmüştü. (Batı Kilisesi “Sezar’ın hakkı Sezar’a, Allah’ın hakkı da Allah’a” emrini çiğnemiş, dünyevi iktidar alanına girmişti.) Batı’nın soyluları, topraksız köylüler ve sefalet içinde yaşayan halkı yağma için zengin Doğu’ya yönlendirildi. Geniş kitlelerin harekete geçmesini sağlamak için de dini söylemler ön plana çıkarılmıştı.

Nitekim Haçlılar, Müslümanlar kadar, kâh Ortodokslar, kâh Museviler, kâh önlerine çıkan her şeye saldırdılar. Urfa’da Ortodoks Ermenilere savaş açtılar, Akdeniz’de ise yerel Hıristiyanlar Müslümanlarla birlikte Haçlılara karşı savaştı.

Böyle karmaşık tarihi/güncel olayları değerlendirirken daha özenli olmak gerekir. Yoksa olmayan bir savaşı başlatır, sonra da keyifle izlerler.

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ankara Gazetesi