Erdoğan’ın değeri...

Olgular değişince fikrimi değiştiririm, ya siz ne yaparsınız?” diye Keynes’e atfedilen bir söz vardır. Dünyayı ve Türkiye’yi hala Soğuk Savaş düzleminde okuyarak, burada değişen olgularla fikirlerini, yaklaşımlarını veya sorunlar karşısındaki çözümlerini güncellemeyenler ciddi hata yapıyorlar.

ABD, Başkan Trump ile birlikte 2. Dünya Savaşı sonrası kurulan dünya düzenini terk ettiğini açıkça ilan etmiştir. Soğuk Savaş, bu denge durumunun yaklaşık yarım yüzyıl sürmesini sağlayan –özellikle Avrupa açısından- çimento olmuştu. Avrupa tarihçisi Tony Judt bu durumu şöyle ifade etmişti.

“Bu koşullar altında Soğuk Savaş [Avrupa için] bir problemden çok bir çözümü ifade ediyordu, zaten o kadar uzun sürmesinin nedenlerinden biri de buydu. Daha fazla değişime karşı güvenliği sağlamak üzere Amerika’yı Avrupa’ya getiren Batı Avrupalılar, böylelikle anakaralarının kendilerine ait yarısının yeniden inşası için gerekli istikrar ve himayeyi güvence altına almış oluyorlardı.” (TJ, Olgular Değişince, YKY, s. 80.)

İşte Trump’ın tersine çevirmek istediği şey tam da bu durumdur. Türkiye ABD yardımlarından hiçbir zaman Avrupa kadar cömertçe faydalanmış olmasa da, bu alanın içinde yer almakta, Ortadoğu ve İpek Yolu üzerindeki rolü itibarıyla da düşmanlığa maruz kalmaktadır. Buna Akdeniz’deki hidrokarbon yatakları, savunma meselelerindeki bağımsız tavır gibi birçok unsuru ekleyebiliriz.

Olgular değişmiştir... Bunu doksanlarda görmek gerekiyordu. Ama biz o yılları Özal’ı ıskalayarak ve postmodern darbelerle, krizlerle boğuşarak harcadık. Son 16 yıldaki diriliş ise, beşeri planda Türkiye için istisnai bir mucizedir.

O yüzden, Recep Tayyip Erdoğan’ın değerini –tüm milli çevrelerce- iyi bilmek gerekir. Çünkü böyle dönemlerde liderlik ve toplumsal dayanışma en kritik görevleri üstlenir. Ben Gezi’de de “Erdoğan’ın değeri” başlıklı yazılar yazmış ve çok saldırı almıştım. Mesele Erdoğan’ın şahsına sempati duyup duymamak değil; ben ülkemi düşünüyorum ve bunu herhangi bir siyasi saplantıya girmeden tarafsızca yaptığımı sanıyorum.

Son döviz spekülasyonu sadece ekonomik planda, soğuk bir bilimsellikle değerlendirilirse, tepkilerde zaaf yaşanabilir. Verilecek cevaplar sadece ekonomik alanda olmamalıdır. Tabii ki gerekli önlemler alınacak, Türkiye büyük bir devlet olduğunu ve iyi yönetildiğini bir kez daha ispatlayacaktır. Ama bu saldırı, ancak milletimiz bir panik duygusuna teslim olursa sonuç alabilir. Şu ana kadar, tüm zorlamaya rağmen bu sonucu alamamıştır. O yüzden milletimizi paniğe sevk edecek ekonomik dedikodular kimi “uzman” görüntüsündeki kişilerce veya el altından piyasaya sürülmektedir.

Tekrar söylüyorum; bu süreci de güçlenerek atlatacağız. Milletimizin fedakârlığı yine milletin devleti tarafından mutlaka telafi edilir. Para gelir, gider. Ama egemenlik kaybının telafisi yoktur.