MENÜ
Ankara 25°
Ankara Gazetesi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
SORULAR-YANITLAR–1
Ahmed F. YÜKSEL
YAZARLAR
1 Ekim 2011 Cumartesi

SORULAR-YANITLAR–1

Soru sormak bir hüner, incelik ister; soru, bilmenin göstergesidir. “Lâf ola beri gele” şeklindeki yönlenmeler ise sırıtır. Öğrendikleriyle yetinmek, daha iyiyi, daha doğruyu aramamak, geleceğini hesaba katmayan bireylerin/toplumların işidir. Onların sonları bir felâket olur!..

Soru: Feiza ferağte fensab. (İnşirâh–7)
“O halde boş kaldın mı, yine kalk
(başka bir iş ve ibadetle) yorul!
(Elmalılı Meâli)

(İşlerinden) kurtulunca, (esas işinle) yorul!” (Allâh İlminden Yansımalarla KUR'ÂN-I KERÎM ÇÖZÜMÜ/AHMED HULÛSİ)

Cevap: Bu ayet bizlere küçük başarılardan fariğ olmamız (yani vazgeçmek) gerektiğine dikkati çekerken, daha ziyade köklü/düşündürücü şeylere dönük bir yaşamı seçmemiz tavsiye ediliyor. Çünkü yüzlerce binlerce insan bu kolaylık illetinden kendini kurtaramamıştır. Takdir edersiniz ki arzu edilen niteliklere sahip insanlar Dünyada çok az yetişiyor. Bu da önemli bir konudur.

Soru: “Tebdili mekânda ferahlık vardır.” (Hadis)   

Allah Rasulu (s.a.v) bu hadisinde ne demek istemektedir?

Cevap: Bu sözün anlamı şudur; Sıkıntı ve efkâr dolu bir kimsenin yaşadığı yerdeki doğmalıktan, batağa saplanmaktan kurtulup bir başka kente gitmesi halinde o bölgenin enerjisi ona katkı yapacak ve ferahlamasına vesile olacaktır. Ancak bu rahatlama süreci gelip geçicidir. Değişik bölgeye olan uyum sağlandığında eski arazların yeniden nüksetmesi olasıdır.

Bir diğer önemli olan husus ise şudur. İnsanın yaşadığı yeri, çalışma ortamını, evini barkını bırakıp bir süreliğine de olsa başka yerlere bir vesile ile gitmesinin yararı; gittiği, gezdiği ve o güne kadar hiç görmediği yerleri gözlemleme, fark edebilme olanağını bulabilmesidir. Böylesine ortamlar da kendisine değişik açılımları getirecek kültür açısından katkı sağlayacaktır.

Soru: “Bir saat ilim öğrenmek, bir gece ibadet etmekten; bir gün ilim öğrenmek, üç ay oruç tutmaktan hayırlıdır.” (Hadis)

Cevap: İlmin ne kadar önemli olduğunu vurgulamak için yapılmış bir açıklama… Belirtilen oranlama mecazîdir. Konuya yaklaşım getirebilmek için söylenmiştir. İlim, esas ibadet aracıdır. Bu noktayı teyid eden bir başka hadis ise şöyledir:

İlim taleb etmek; Allah katında namaz, oruç, hac ve Allah yolunda savaşmaktan efdaldir. ”

Soru: Halik: Benzeri ve örneği olmayan şeyi meydana getiren.

Bari: Her yarattığını farklı bir icad ile meydana getiren anlamına gelmektedir. İki kavram arasında ne gibi bir fark bulunuyor?

Cevap: Bir varlığın, benzeri/örneği olmayanı meydana getirebilmesi için üzerinde yoğunlaşacağı bir başka görüntüsünün olmaması gerekir. Bu durumda, ondan faydalanılması olanaksızdır. Allah’ın yanında ikinci bir varlık olamadığı içindir ki, O hiçbir şeyi bir başkasından faydalanarak yaratmamıştır. Bu açıdan bakıldığında, salt olarak Halik isminin manası ortaya çıkar.

Bari ismine gelince; “Onun her an yeni bir şanda” oluşu ile örtüşecek şekilde, kendisinde mevcut mucid (icad edici) özelliği ile yarattıklarında mutlak bir farkın bulunmasını gerektirmektedir. Dikkât ederseniz, Mucid de sadece icat ediyor, ama Bari isminde -her icad edişte- bir farklılığın olması söz konusu. Bu özellik de Bari isminin manasını zahir kılar.

Halik ve Bari, aynı varlığın, hatta bir başka ifadeyle “Bari” ismi eşi ve bir benzeri olmayan “Halik” isminden tecrit edilmeden, onun bir niteliğidir diyebiliriz.

Soru: Örtücü olmak gerekiyor mu?

Cevap: Bu noktada Efendimizin (s.a.v)  İnsanlara akılları istikametinde konuşun” şeklinde çok ciddî uyarısı var. Bu sözü uygulayanlar mutlaka yararlarını görüyor. Ne var ki, örtmenin çözüm yolları üzerinde iyice düşünmek gerekir. Tek taraflı oluyorsa kısa devre yapabilir ve bunun altından kalkılması güç olur. Kafa karışıklığı ise bu tabloya tuz biber eker.

Ben, geçiciliğin içinde kalıcılığı yakalamaya çalışan biriyim. Bu nedenle hakkımda ne söylenirse söylensin evet, gerçek payı vardırdiyebilirim.

Ancak, yaşamda sus pus olmayacaklar, heyecan duyabilecek olanlar mutlaka vardır diye de düşünüyorum. Bilmem, ne demek istediğimi anlatabildim mi?

Soru: Tasavvuf lisanında kullanılan bazı isimler var. Meselâ Rab” ve “Rabbulalemiyn” gibi. Bunlar hangi mertebe için geçerli? İki ayrı isimle kullanılması, ayrı varlıklara mı işaret etmektedir?

Cevap: Tasavvuf terminolojisinde özellik taşıyan bazı isimler var ki, kişi bu isimleri okuduğunda iki ayrı şeyden bahsediliyormuş hissine kapılıyor.
Şöyle ki; Rab ve Rabbulalemiyn kelimeleri, onlar için tek varlığa işaret etmiyor. Hâlbuki Kur’an, açık ve net bir şekilde:Rabbın emretmiştir ki, kendisinden başkasına kulluk edilmeye! Zira Rab tektir, kendisinden başka Rab yoktur.” demektedir. Bu bağlamda ele alındığında Rab ve Rabbulalemiyn kendisi olmaktadır. Dolayısıyla, senin “Rabbulalemiyn” demen, aslında Rabbına yönelmenden başka bir şey değildir. İsim değişikliğinin olması, o varlığın başka yönlerine değinmek anlamına gelir. Anlaşılacağı gibi, fark eden artan özellikleridir. (Ortak noktaları ve farklılığı ilgili kitapta bulabilirsiniz) Bu iki kavram da esma mertebesinde kullanılmaktadır.

Bir başka örneğini Rahman ve Rahîm isimlerinde de görmekteyiz.
Rahman ve Rahîm, iki ayrı varlık değildir. Rahman var olma, Rahîm ise var olanın oluşturduğu, ürettiği şeyler anlamına gelir. Yani eldeki imkânların en iyi, en uygun biçimde kullanılması için bir şeyler üretilmesi gibi...

Devam edelim…

Nefsi kül ve Levh-ü Mahfuz kavramları üzerinde duralım.
Nefsi kül, Varlığı oluşturan sonsuz sınırsız enerjinin eski dilde tanımlanmasıdır. “Nur” diye de bilinir.

Levh-ü Mahfuz, ise ondaki bilgilerin toplamının adıdır. Demek ki, ikisi de kuşkusuz ayrı şeyler olmayıp bireyin özünde mevcut olan boyutun bakış açısına göre aldığı isimlerdir.

Evet, İnsanoğlundan okuduğu metni anlaması, yüzüne gözüne bulaştırmaması ve tanınmaz hale getirmemesi bekleniyor. Aslında bu noktalar çok basit. Ama bizler nedense detaylara girip konuyu anlamakta zorluk çekiyoruz.

Yeni gerçekler, görebilme ümidiyle…

 

 

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ankara Gazetesi