MENÜ
Ankara 26°
Ankara Gazetesi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Medeniyet dediğimiz bidattir
Metin BOŞNAK
YAZARLAR
9 Ağustos 2013 Cuma

Medeniyet dediğimiz bidattir

 

Geçenlerde At Pazarı semtindeki kafelerden birinde sahurladık.
Çaylar kavi idi, dostlar da.
Milletimizin hem yasa koyup hem de yasaları ne güzel deldiğini de nargile başkaldırısıyla gördük.
Kapalı alanlarda nargile içilebilir, ama sigara içilmez.
İhtimal nargile tütün değildir.
Ya da nargile açılımlara yardım etmektedir.
At Pazarı'nda sahur vaktinde öğrendiğimiz çok şeyler oldu.
"Eğer Alevilik Ali'yi sevmekse, hepimiz Aleviyiz."
Ya Sünnilik nasıl bir şeydi?
Soran olmadığı için cevaplayan da olmadı.
Türklerin büyük cüreti, nerdeyse her kuralı nasıl aşarız diye düşünürken, dünyaya nizam getirme çabasıdır.
Türkler nizamı bile başka ülkeler için isterler.  
Bu onların bencil olmadıklarının en güzel kanıtıdır.
Bilirsiniz, zaten eğer “Sosyalizm” de sosyal adalet istemekse bütün Müslümanlar da sosyalisttir.
Türklerin, kadın hakları konusunda da bencil olmadığını biliriz.
Hep başkalarının kadınları için en iyisini isterler.
Ayrıca Feministlik eğer anne ve kadın haklarına hürmetse, bütün Müslümanlar feministtir acilen.
Anlaşıldı dostlar, "herkez" aynı düşünmek zorunda değil.
Yazdıklarımızı "muhattap" almayın lütfen.  
"Sunni" gündemler moral bozmasın!
“Cebelleşmek” yersizdir.
Türklerin aklı kural içinde iş yapmak yerine, kuralın etrafından dolaşarak yapmayı sever.
Neden derseniz, kuralı kendi koymamıştır.
Kural koydukları zaman da detaylar atlandığı için bozulmaya mahkum olacaktır.
Tabi ardından bir başka vecize de: "eğer komünistlik toplumu düşünmekse, ben iki kere komünist olmalıyım!"
Türkiye'de hemen her şeyin iki ayrı düzeneği vardır.
En bariz örneği, Uzan’lardaki çifte muhasebede uygulamalarında çıkmıştı.
Biz Hz. Ali'yi dahi bilince kılıcıyla biliriz; onun ilmi çok mesele olmaz bizim için.
Ne yaşamaya mecalimiz ne ölmeye cüretimiz var.
Hayatın her alanında farklı sistemlerin birbiriyle kavgasından oluşan bir sistem var.
Aslında sistemsizlik sistemi bu.
O nedenle, hava tahminleri haricinde, tahminlerimiz ya olmaz ya tutmaz olur.
Geçmişteki medeniyeti sorgularken, medeniyetin anlamı da teknolojiden ibaret kalır.
Ya da şehirde yaşamakla özdeş olur medeniyet.
“Medine”den ilhamını alan medeniyet aslında bedevilerin şehirde iskânını unutur.
Doğal ve organik olmak bedevi olmak değildir.
Doğal olmak da kendi başına bir değer değildir.
Doğa’nın kendinden eser kalmadığı ortamda doğalın anlamı da zaten bitmiştir.
Değerlerin doğasından bakacak olursak, kültürü unutmak icap eder.
Çünkü “kültür” zaten “natür” üzerine inşa edilen her şeyi ifade eder.
Doğanın değiştirilmiş, işlenmiş, yeniden şekillenmiş hali kültürdür.
Yani kültür doğayı değiştirmek ve yeniden şekillendirmek eylemidir.
İnsanın kültürlenmesi cennetten çıkışıyla başlar.
Ve belki günah işlemiş haliyle.
Cennetteki her varlık doğasınca devam ederken insan kültürlenmeyi seçmiştir.
Doğa’nın ne kendisi ne insan doğası sadece doğal olmakla iyi olmaz.
Doğallıkla gelen nice şeyi fıtratın karşısına koyabilirsiniz.
“Medeniyet” dediğimiz zaten bidatlerin toplamıdır.
"İslamin özü" ifadesi bedevi olmaktan farklıdır.
Medeni olmak kültürlenmeyle olurken, bedevilik bir doğal haldir, öylece kalan haldir.
Darbeler de bir doğal tepkidir, ancak medeniyet eseri değildir.
ABD ve AB Mısır'da olanlara “darbe” demedi deyince bozulanlar var.
Ne yani kendilerini mi gammazlasınlar?
"Nasılsanız, öyle yönetilirsiniz" hükmünün anlamının Mısır'la ilgili bir kere düşünmek lazım belki.
At Pazarının İstanbul bidatlerindeki yeni yerini de!
Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ankara Gazetesi