MENÜ
Ankara 22°
Ankara Gazetesi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
İnsan yaşamı süresince, 'imtihan olmak' durumundadır
Ahmed F. YÜKSEL
YAZARLAR
18 Şubat 2013 Pazartesi

İnsan yaşamı süresince, 'imtihan olmak' durumundadır

Geçtiğimiz dönemlerde ‘Kaç münafığınız var?’ başlığı altında bir metin kaleme almıştım. Bu metinle ne anlatılmak istendiği çok açıktı. İmtihan meselesine değiniyordum.
Ama hangi insanlara?
Hemen anlatayım!
Bu mesaj, bütünleşme amacına dayalı, her şeye rağmen, barış içinde bir arada olmasa bile yan yana olduğunu düşünen ve bunu kabul edenlere idi.
İnsani ilişkilerimizde ve özellikle evrenselliğe ulaşma çabalarında gelinen noktayı saptamak için benim değerlendirmeme göre ‘imtihan olunması’ mutlaka gereklidir. Ve mukadderdir. Hiçbir insan bu olgunun dışında tutulmamalıdır. Gerek aile içinde gerekse dışarıdaki ilişkilerimizde savunduğumuz noktanın tescil edilebilmesi, ancak bu şekilde mümkün olabilir. Çünkü gelinen noktada dahi mevcut olan, bir türlü gitmek bilmeyen bazı korkuların bertaraf edilmesine başka türlü imkân yoktur.
Basit bir olaydan, bir imtihandan geçemeyen, bu yolda oldukça iddialı olan kimseye bunun düpedüz bir ‘ayıp’ olduğunu belirtmekte yarar var. Ehli, bu gibi durumlarda o kimseleri saf dışı bırakır. Onlar da kendilerini hiç bu kadar yalnız bırakılmış hissetmemişlerdir.
Genellemede kalmayıp somut yaşanmış bir örnek vermek istiyorum: Toplumsal yapıda kabul gören ve bilgileri ile itibar edilen bir grup tanıyorum. Çalışmalarını büyük bir hevesle sürdürdükleri sırada bir imtihan karşısında ‘ruhlarını toptan kaybettiklerine’, saçma sapan yaklaşımları ile daha önce söylediklerini inkâr yoluna gittiklerine bizzat şahit oldum.
Çeşitli teorilerle donanmış bu kişilerin düştüğü halleri gördükçe ağzım bir karış açık kalmıştı. Bu olayın akabinde onlarla ilgili bilgilerimi baştan aşağı silmek zorunda kaldım diyebilirim.
En kızdıkları nokta ise ‘gerçeğin hatırlatılmasıydı’. Bunu dile getirenleri tek yanlılıkla, körüklemekle ve aymazlıkla suçlamaktaydılar.
İnkârcılar, gerçekleri tahrif ettikleri gibi Allah’a ve imana/takdire ait tek kelime laf etmediler. Sanırım, onlarda ‘balık hafızası mevcuttu’. Daha sonra kendi içlerinde de tartışmaya girdiklerine tanık olundu. Ama açıkçası, bu infial manzarasında bize seyretmekten başka yapacak bir iş kalmadı.
Tekrar hatırlatmak gerekirse bu yolda ilim sahibi olduğunu kabul edenler, her an komplo teorilerine benzer bir şekilde imtihan edilmek ve bilgilerinin gerçeğe uyup uymadığını test etmek zorundadırlar.
Şayet bir beşer gibi içinde yaşadığı ‘şüphelerle’ olaylara bakma durumunda kalıyorlarsa bu durum sonrası ‘titreyerek kendilerine dönmeleri’ ve “acaba ben içinde bulunduğum bu dehşet verici halden nasıl kurtulabilirim?” sorusuna cevap vermeleri, değişmez bir kimlik ile hayatı tozpembe görenlerin aslında Allah’ la aralarına dev bir duvar ördüklerinin farkına varmaları gerekir.
Ayrıca çok boyutlu ‘biz’ kavramını ağızlarına almamaları tavsiye olunur. Bir de bu bağlamda nefretin büyümesi, kin ve nifak tohumlarının sergilenmesi var ki doğrusu bunlar İslam’a hiç uygun davranışlar olmuyor.
Dostlarım! Pek de fark edemediğimiz bir şekilde bize yaklaşan ve dinde “imtihan” diye adlandırılan olgu bir tanrı tarafından yönlendirilmediğine göre; bunun bir şuursal boyut sıçraması olduğunu, kendini bilmek/aslını çözmek için meydana geldiğini düşünmek akılcılık olur.
İnsan beyninin özünden programlandığını düşünürsek, imtihan olgusu hakkında yapılacak yaklaşım, en yakın en doğru teşhis böyle olmalıdır.
Sevgi ile kalın. Allah’a emanet olun.

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ankara Gazetesi