MENÜ
Ankara 20°
Ankara Gazetesi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
İMAJ YETERLİ Mİ?
Ahmed F. YÜKSEL
YAZARLAR
20 Ocak 2013 Pazar

İMAJ YETERLİ Mİ?

İnsanoğlu doğanın tutsağı olmaktan çıkıp varoluş temasında yerini alabilmek için çeşitli düşüncelere dalarak arayış içine giriyor. Çağımızda bu olgu “İmaj değişimi” şeklinde tanımlanmaktadır. Genellikle, içine kapalı, sıkılgan, kendine iyice yabancılaşmış, hissettiği korkuları nedeniyle dışa bir türlü açılamayan insan, bu değişikliğe şiddetle ihtiyaç duymaktadır.
Uygar dünya, tasarımları arasında imaj değişikliğine ön planda yer verirken, bu konuyu tutku haline getiren bireyler de "imajını düzeltenleri" göklere çıkartıyor. Böylece imaj değişimine sürükleyen temel sebebin insanların önce ayakta kalma istekleriyle bağlantılı olduğu ortaya çıkıyor.
İmaj, yeni yeni dünyalar kurmanın bir şartı olarak düşünülmekte. Onu bir ihtiyaç gibi düşünüp kabul etmenin altında, bir bakıma taklitçiliğin, hayalin ve alışılmış bir hayatın dışına taşma, yani yenilenme özlemi de var. Bu etkiyle, çekingen, nazenin yapılı kimseler dahi, toplum yaşantısı içinde farklı davranış biçimleri sunarak imaj değişimi yaptıklarını düşünüyorlar.
Bugün atalarımızdan miras kalan kültürümüz de, “popüler kültür” adı altında imaj değiştiriyor. İnsanlara davranışını vicdan süzgecinden geçirmesinden, kendi kendine hesaplaşmasından veya özgür iradenin varlığından bahseden bir birey, farklı imaja sahip gibi kabul ediliyor.
Ancak gereğinden fazla abartılı ve ayırt edici olmayan özelliklerle yeni bir imaj oluşturduklarını savunanlar, aslında bunun bir aldatmaca olduğunu, hiçbir etki taşımadığı görüşünde de hemfikirler. Belirli bir süre sonra, beklentiler eskiye dönüşü getirirse, bilinmeli ki, bu bir imaj değişikliği değildir. Giyim tarzını, saçının şeklini değiştiren, farklı kılan, -veya aynada gördüğü aksinden bıkan bir insan estetikle imaj değişikliğine gidiyorsa bilinmeliki bu imajizasyon hiçbir şeyi getirmeyecektir. Bütün bunlar, imajı “mutlaklaştırma” yönüyle açıklayamıyor. Kısacası, monotonluğu devam ettiren nedenler, imaj değişikliği şeklinde kabullenilemiyor.
Konu bu yönden ele alındığında, şekilde kalan İmajın sadece bir görüntüden ve ham bir hayalden ibaret olduğuna inananlardanım. Dolayısıyla, bu tür İmaj, içtenlikli bir değişikliği sağlamamaktadır. Herhangi bir konu hakkında fikir yürütebilmek için onu incelemek ve oluşturduğu farkın nedenlerini yakalayabilmek gerekir.
İmaj da böyledir.
İnsanda İmaj isteğini oluşturan neden, teknik açıdan şöyle izah edilebilir:
Belirli bir hücre grubunun faaliyeti dolayısıyla lokalize çalışan beyni forme eden şuurun, atıl halde bulunan ve kullanılmayan diğer hücre grubunun da faaliyete geçmesini istemesidir.
Şuurun dilemesi ile bir hareketlenme başlar ve mutlaka izdüşümleri gözükür. Şayet aktif oluş yoğunlaşır, bir bakıma olgunlaşırsa, sadece bedenselliği kapsayan yapay bir imaj değişikliği değil, manâya dayanan, yani kendine irfan sahibi olan bir imaj değişikliği ile karşı karşıya kalınır. Çok az ihtimal olmakla beraber, bu açılımın tam istenilen neticeyi getirmesi sayesinde - ki bu beyin hücrelerinin yarıdan fazlasının çalıştığı anlamını taşır- o birey Allah’ın Ahlakı ile ahlaklanmış, bir diğer ifadeyle, Mekârimi Ahlâk sahibi olmuş olur.
Şayet imaj değişikliği ile bu durum sergileniyorsa, çok tabidir ki faydalıdır.
İmaj her şey demek olmamakla birlikte, insanların bir nedenle değişikliğe mutlaka ihtiyacı olduğunu kabullenmek zorundayız. Bunun en güzel örneklerini Allah Resûlü yaptığı günlük işlerde dahi göstermektedir. O, yaşamında rutin bir uygulamayı seçenek olarak kabul etmemiş, benzer davranışların aksine, beyni her an çalıştırabilecek yaptırımlar uygulayarak kendini yenilemiştir. Bireyin değişikliğe su kadar ihtiyacı olduğunu söyledik. Evet bu zaruri bir durum.
Ancak, git gide monotonlaşan hayatımıza bakarak mistisizmin temelinde de imaj değişikliğine ihtiyacı olduğunu düşünenler varsa, peşinen yanılgı içinde olduklarını söyleyebilirim. İslâm, asla değişikliğe uğramaz. Çünkü, Dinin kendisi bir değişim kaynağıdır. “ O her an yeni bir şandadır“ hükmü ile bunu kanıtlamaktadır. Bireyin kendi düşünce değişim istemi, İslâm’da mutlaka bir değişikliğin olmasına neden teşkil etmez.
Binbir çabayla ulaşılmak istenen gerçek parlak bir imaj, konuları düşündürecek, aşacak zenginlikleri beraberinde getirecektir. Diğeri ise, yapay imaj düşkünlüğü olarak kabul edilir. Bu gerçeği anlamayan pek çok insan var ama, umarım siz değerlendirirsiniz.

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ankara Gazetesi