MENÜ
Ankara 26°
Ankara Gazetesi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Devleti yeniden düşünmek...
Markar Esayan
YAZARLAR
21 Mart 2020 Cumartesi

Devleti yeniden düşünmek...

Devlet bir toplumun problem çözme yeteneğinin sistemleşmiş halidir. Şüphesiz devlet bu görevini, tabi olduğu milletinin lehine yerine getirmelidir. Ama genellikle bu böyle olmaz. 1980’lerin neo-liberalizm rüzgârlarını hatırlayın; ABD’de Reagan, İngiltere’de Thatcher dezavantajlı kesimlerin aleyhine, sermayenin lehine sert bir makas değişimine gitmişlerdi.

 

***

“Devleti yeniden düşünmek” bir kez daha böylelikle ana mesele haline geldi. Yani acaba neo-liberalizm ve sosyalizm arasında sıkışıp kalmak zorunda mıydık? Sosyalizmin ne tür bir faşizme dönüştüğü tecrübe ile sabitken, liberal ekonomi için Keynes “Kar payı ödemiyorlar diye güneşle yıldızları kapatmaya bile muktediriz” diyordu.

 

***

Ne yapmalı sorusu önemli. Ben bu konuda Türkiye’nin pozitif yönde ayrıştığını düşünüyorum. AK Parti tam da yoksul ve her açıdan haksız bırakılmış geniş kesimlerin siyasal temsilcisi oldu. Batı’da neo-liberal politikaların siyaseti/siyasetçiyi değersizleştirmesine ters orantılı olarak, Türkiye’de topluma Recep Tayyip Erdoğan gibi belirli üstünlüğe/farka sahip bir siyasetçi liderlik etti. Kendi ahlaki ve toplumsal sorumluluklarına sahip olması bakımından Sayın Erdoğan’ı Merkel veya Putin’le değil, Churchill, Roosevelt, Willy Brand’a mukayese etmek gerekir. Her türlü saldırıya karşı bunları tespit etmeliyiz ki, tarih doğru yazılsın.

 

***

Devlet durduğu yerde milletin devleti olmaz. Her zaman da bir Kasımpaşalı Cumhurbaşkanı olmaz. Milletin devleti yönetenleri sürekli demokratik baskı altında tutması, denetlemesi, kamu işlerine müdahil olması gerekir. Bu da kurumlar aracılığı ile olur. Oysa seçkinlerin elindeki devlet aygıtı millete karşı konumlanır. Bunu en iyi biz geçmişimizden biliriz. Bu nedenle, Türk seçkinlerinin Recep Tayyip Erdoğan düşmanlığı sadece dindarlığından değildir; Erdoğan bu seçkin iktidarı milletin lehine ters yüz etmiştir.

 

***

Ancak yüksek liderlik de yeterli değildir. Kurumların da reformdan geçmesi gerekir. Biz bunu da yaptık. Hangi seçkin siyasetçi, hükümetin seçilme oranını yüzde 50+1’e taşır, yasamayı en küçük partinin kilit olabileceği noktaya getirirken, yargıyı de dolaylı olarak millete seçtirebilir? Bunun nasıl bir devrim olduğunu muhafazakâr seçkinlerde bile anlayamayanlar var.

 

***

Batı’nın son salgına hazırlıksız yakalanması, yaşlı ve yoksulları kaderine terk etmesi veya terk etmek zorunda kalmasının temelleri 1980’lerde atıldı. Çünkü devleti ellerinden milletin aleyhine kaçırdılar. Biz ise 2000’li yılların başından itibaren ters yönde bir rota izledik.

 

***

İşte devlet bu kadar önemli, hayatta kalmak ve yaşamak kadar… 

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ankara Gazetesi