MENÜ
Ankara 27°
Ankara Gazetesi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Salgın günlerinde tefekkür...
Markar Esayan
YAZARLAR
14 Mart 2020 Cumartesi

Salgın günlerinde tefekkür...

Son salgın çılgınlığında görüldüğü gibi son derece kırılgan bir uygarlığa sahibiz. Modern aklın bize anlattığı gibi hayatlarımız ve sahip olduklarımız hiç de teminat altında değil. Çünkü böyle bir şey mümkün değil. Doğduğumuz anda birçok riskle iç içe yaşamak bizim yazgımız. Riskleri azaltmak mümkün ama onları sıfırlamak, yeni risklerin ortaya çıkmasını engellemek mümkün değil.

 

***

11 Eylül saldırılarının Amerikan toplumu üzerinde bu kadar yıkıcı etki yaratmasının en önemli nedeni, dünyanın en güçlü ülkesinin ikon şehrinde dokunulmaz olduklarına inandırılmış halde yaşamalarıydı. Ölmek daha çok bir Iraklı, bir Suriyeliye daha uygun gibiydi. Üstelik ülkeleri dünyanın karışık, bataklığa dönmüş yerlerine en az beş bin mil uzaktaydı.

 

***

Pearl Harbour baskını ve Vietnam bozgunu da aynı hissi yaratmıştı. Dünyanın en dokunulmaz, en güçlü ülkesine tabutlar yığılıyordu. Japonlar ABD’nin kendilerini aşağılamalarına ağır bir cevap vermek konusunda kafayı bozmuşlardı. Vietnamlılar ise sadece canla başla ülkelerini savunuyorlardı. Ve olmayacak şeyler olmuştu.

 

***

Bizim de hayatımızda olmayacak şeyler olabilir. Hayatlarımız birdenbire altüst olabilir. Toplum olarak da, birey olarak da krizler aslında potansiyel olarak hep yanı başımızdadır. O lafa hep tebessüm ederim: Ölüm var hacı...

 

***

İnsanların eskiden böyle durumlara karşı ruhsal olarak daha donanımlı oldukları doğrudur. Modernite insan uygarlığını koflaştırmış, onun manevi güçlerini yok etmiştir. Hatta bu dindarlar için de geçerlidir. Yüz yıl öncesinin dindarıyla bugünün modern dindarı arasında dağlar kadar fark vardır. Haliyle Ümraniye’deki BİM ile Nişantaşı’ndaki Migros eşit oranda yağmaya uğramıştır.

 

***

Modern insan için ölümün tesellisi yoktur. Ancak hâlâ kişi başına bir ölüm düşmektedir. Yani bir salgının veya bir ölüm riskinin yarattığı yıkıcılık, tesellisizliği ile altından kalkılacak gibi değildir. O hiç yokmuş gibi yaşarken, önünüze çıktığı anda ölümle baş edebilmek mümkün de değildir. Hele hele ölümden sonrası hiçlik demişseniz.

 

***

Bunların hepsi insanlık halleri. Benim inancım yargılamayı yasaklıyor. Çünkü gözümde mertek varken, kardeşimin gözündeki çöpü çıkaramam. Mantıklı ve adil. O elmayı yemeseydik bu zahmetlere girmeyecektik. Elmayı yemekle rahatımızı değil, asıl özgürlüğümüzü kaybettik.

Ne diyelim, ölüm var hacı. En azından bunda mutabıkız. 

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ankara Gazetesi