Tarım Bakanlığı'nda yaşanan "makam aracı" meselesi, ülkemizde yıllardır süregelen bir sorunun yeni bir tezahürü.
Bir bakan, görevi sona erdiğinde neden hâlâ devlet imkânlarından faydalanmaya devam eder? Bu nasıl bir anlayıştır? Görev bitti mi, bitti. Herkes gibi kendi aracını kullanacak, kendi işine bakacak. Milletin sırtına ömür boyu yük olmak da neyin nesi?
Bakanlık koltuğuna oturunca insana özel haklar mı bahşediliyor? Bu imtiyazların derhal kaldırılması gerekiyor. Halk, bu israfa tepki gösteriyor ve haklı olarak muhalefete yöneliyor.
Eski bakanla yeni bakan arasında yaşanan "Audi A8" krizine bakın. Biri götürüyor, diğerine yenisi alınıyor. Bu nasıl bir savurganlık? Devlet bir yandan vatandaştan destek istiyor, diğer yandan lüks arabalara servet döküyor.
Bu çarpık düzen artık son bulmalı. Milletin vergilerini böyle har vurup harman savurmak kimin haddine? Makam sahipleri Allah'tan korkmalı, kul hakkından çekinmeli.
Yöneticilerimiz, hizmet etmek için seçildiklerini unutmamalı. Makam, mevki geçici; asıl olan millete ve memlekete hizmettir. Bu israf ve şatafat düzeni sürdükçe, halkın tepkisi ve güvensizliği artmaya devam edecektir.
Sözün özü: Bu imtiyazlar, bu lüks sevdası bir an önce son bulmalı. Yönetenler, yönetilenlerin hayat standardını unutmamalı. Ancak o zaman gerçek bir halk-devlet kaynaşması sağlanabilir!