Dün akşam Ankara'daydım. Savunma Sanayii Başkanlığı'ndan bir dostum aradı. "Abi" dedi, "Korkut'u duydun mu?"
Korkut mu? Dedim. "Bizim hava savunma sistemimiz" dedi.
E anlat bakalım dedim, kulak kesildim.
***
Meğer neler oluyormuş da haberimiz yokmuş.
Korkut, İsrail'in meşhur Demir Kubbesi gibi bir şeymiş. Ama bizimki daha bir başkaymış.
Dakikada 1100 mermi atarmış. Yani saniyede 19 mermi.
Vay canına!
Ama asıl bombayı sona saklamışlar. Her mermi hedefe yaklaşınca 1600 parçaya ayrılıyormuş.
Dedim ya, vay canına!
***
Şimdi gelelim işin püf noktasına...
Biliyorsunuz, dronlar artık savaş meydanlarının yeni kahramanları. Her yerdeler.
Bizim Korkut da tam bir "dron avcısı" olmuş.
Düşünsenize, o minik dronlar gökyüzünde uçarken, Korkut'un mermileri onları avlıyor.
Ne derler bilirsiniz: "Yiğit düştüğü yerden kalkar."
İşte biz de savunma sanayiinde düştüğümüz yerden kalktık. Hem de nasıl!
***
Geçen gün bir emekli generalimizle sohbet ediyorduk.
"Yavuz Bey" dedi, "Bu coğrafyada yaşıyorsan, en iyisine sahip olacaksın."
Haklı.
Etrafımıza bir bakın. Ateş çemberi içindeyiz.
Korkut gibi sistemler, işte bu yüzden çok önemli.
***
Eskiden silah alırdık. Şimdi üretiyoruz.
Hem de öyle böyle değil. Son teknolojiyle.
Korkut, yeni Türkiye'nin gücünün simgesi adeta.
Bu çalkantılı dünyada ayakta kalmak istiyorsak, Korkut gibi sistemlere ihtiyacımız var.
Ne demişler: "Hazır ol cenge, istersen sulhu salah."
İşte Korkut, tam da bu sözün vücut bulmuş hali.
***
Evet, savunma sanayiimiz artık dünyaya kafa tutuyor.
Korkut'la gurur duyuyoruz.
Peki ya siz?