MENÜ
Ankara 25°
Ankara Gazetesi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Hesaplaşma arzusunun önüne geçilebilir mi?
Markar Esayan
YAZARLAR
14 Nisan 2018 Cumartesi

Hesaplaşma arzusunun önüne geçilebilir mi?

Avusturya-Macaristan veliahtı Arşidük Ferdindand’ın 28 Haziran 1914’te Saraybosna’da öldürülmesi 1. Dünya Savaşı’nın fitilini ateşlemişti. Rusya Avusturya ile seferberlik ilan edince Almanya önce Rusya, sonra da Fransa’ya savaş ilan etti.

Ama herhalde savaşın nedeni tek başına Ferdindand’ın öldürülmesi değildi. Savaş için gerekli tüm koşullar ortaya çıkmış, sadece bir kıvılcım beklenmekteydi.

Asıl nedenler belki onlarca yıldır birikiyordu. Hatta Fransız Devrimi’nden beri yükselen milliyetçilik akımı göz önüne alındığında, birkaç yüzyıl bile denebilir. Ekonomik yayılma ve sömürgecilik yarışı, silahlanma rekabeti, devletlerarası bloklaşma bunlardan bazıları sayılabilir.

Almanlar ve İtalyanlar dağınık yapılarını birleştirme mücadelesi vermiş, bunu başarmış, özellikle Almanya’nın birliği Avrupa’daki siyasal dengeleri değiştirmeye başlamıştı. Sanayisinin büyük bölümünü silahlanmaya ayıran Almanya ile İngiltere karşı karşıya gelmişti. Tabii öte yandan Rusya’nın Balkanlar’da yayılma ve Akdeniz’e inme gayretleri de tepki çekmekteydi.

Bugünle karşılaştırıldığında korkutucu bazı benzerlikler söz konusudur. Bloklaşma bunlardan birisidir. ABD-Çin ticaret savaşları, Batı ile Doğu lehine değişen dengeler, Ukrayna ve Kuzey Kore krizleri, aslında büyük ülkelerin Suriye’de hesaplaşma yoluna gitmelerini sağlamaktadır. Ortadoğu’daki zengin doğal kaynaklar, yükselen değer Afrika’daki alan hakimiyeti kavgası, Batı’da merkezileşen aşırı sağ dalgalar oldukça vahim ön göstergeler olarak karşımıza çıkmaktadır.

Son Suriye krizi, acaba Ferdinand’ın öldürülmesinde olduğu gibi aranan gerekçe midir? Böyle şeyleri gerçekleşmeden bilmek zor. Ama göstergeler hiç de hayra alamet değil.

Eğer böyle bir felaket durumuna henüz erişmediysek, birilerinin gidişatı önemsemesi ve onarıcı hamleleri yapması gerekiyor.

Sorun şu ki, ABD’deki yönetimin parçalanmışlığı, Trump’ın köşeye sıkıştırılması hamleleriyle çok tehlikeli bir durum arz ediyor. Savaşın tek çözüm olduğu ruh haline doğru gidişatı geri döndürmek için gerekli mekanizmaların yitirilmesi demek bu.

Peki Türkiye böyle bir durumda ne yapabilir? Aslında son krizde Cumhurbaşkanı Erdoğan Trump ve Putin arasında inisiyatif alarak oldukça önemli bir rol oynadı. Hepimiz biliyoruz ki, Şam’ı vurma arzusunun nedeni Esed’in Duma’da sivilleri öldürmesi değil. Esed 2011’den beri sivilleri hem kimyasal, hem de diğer silahlarla öldürmüş birisi. Üstelik DEAŞ’ın yenildiği, Astana, Soçi, Ankara süreçlerinin Cenevre ile sonuç almaya doğru dünden daha pozitif bir yerde olduğu bir aşamada, savaşı daha da büyütmenin tek amacı, başka nedenlerle hesaplaşma arzusu olabilir.

Cumhurbaşkanı ve Başbakan da zaten buna vurgu yaptılar. ABD ve Rusya’nın bilek güreşi, Suriye’ye felaketten öte bir şey getirmez. Ama bundan da öte büyük savaşı tetikleme riski çok yüksek.

Türkiye belki de dünyanın kaderini etkileyebilecek bir rol üstlenebilir.

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ankara Gazetesi