MENÜ
Ankara 18°
Ankara Gazetesi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Ben’zemek
Metin BOŞNAK
YAZARLAR
1 Nisan 2013 Pazartesi

Ben’zemek

Sevmek, ben’cil bir eylemdir.
Nefret genelde başkaları için başkalarına yönelir.
“Ben” kendi var oldukça kendince, ben’cilce sever.
Bir insanı başkasının hatırına sevmek olmaz.
Ancak nefretlerimiz yönlendiren ben ötesinde unsurlar vardır.
Kendinden nefret eden onca insan vardır.
Varlıklarını nefret enerjisi üzerinden temin etmeye çalışan onca insan…
Yüzüne baktığınız anda, ne başkasını ne de kendini sevmediğini hemen anlarsınız.
Vampir gibi, başkalarının hayatları üzerinden kendine geçici hayat alanı oluşturur.
Kimi insan vardır; âdeta ruhunuzu, hayat sevincinizi, neşenizi vakumlar sömürür.
Kimi insan vardır; tanımanız da gerekmez, bakınca yüzüne içinize bir ışık akar.
Ne kendinden eksilir ne de sizden eksiltir.
Sevdiğimizi, iyi bildiğimiz için mi severiz?
Yoksa yeterince bilmediğimiz için mi severiz?
Bilmek ne kadardır, bilinmek ne kadar yıl alır?
Keşfin süreci hem bir anlıktır insanda; hem de ömür boyu bitmez.
Bu keşif sadece başkalarını değil, kendimizi keşfetmekle de ilgilidir.
Aslına bakarsanız, sevmenin bilmekle alakası yoktur.
En azından sevmekle görmenin alakası yoktur.
Daha doğrusu, görmek eyleminin içerdiği şey cemâlden öte şeylerdir.
Görenle görülen arasında ilk bakışta görülenden öte şeyler vardır.
Aynadaki aksine hayran olan insanı garipsemek anlamsızdır.
İnsan insana ayna olur; ayna üçüncü göz olur.
Yalnızlık hissiyle beraber gelen eşsizlik hissidir.
Sevgi bu nedenle eşsiz olmadığını hatırlatır insana.
Nergis’in suda aksini görünce hayran olduğu aslında kendisi değildi.
Nergis, gördüğünün aslında kendisi olduğunu bilmiyordu.
Sevgide asıl olan görmekten öte, “gör’üşme”dir.
Yani görenle görülenin birlik hissiyle kendini birliğe bırakması görüşmenin sonucudur.
İnsanın sevgisiyle ilk kim ve hangi nedenle muhatap olmuşsa, ondan sonraki sevdiği de öyledir.
İşte o nedenledir ki, insan ilk kimi sevdiyse son sevdiği de odur.
İlk sevdiği insan, insanın algısında zaten sevgi modeli olarak oluşmuş insandır.
O model ruhen varlığında oluşmuştur, sadece bir bedence giyilmiştir.
Dahası, bilmek saatlerle, aylarla hatta yıllarla da ölçülemez.
Sevgi insana bir bildiklik hissiyle gelir.
Görmeniz, konuşmanız gerekmez.
Ancak görmeye, konuşmaya başladığınızda sanki yıllarca tanımış gibisinizdir.
Ruhların bedenleri giyinmeden önceki halde olmuştur aslında her şey.
Sonrasında olanlar
Ya nefretlerimiz bilmekten mi oluşur?
Nefret ettiğimiz üç şey şeyi ya da kişiyi düşünsek mesela.
Kendi tercihlerimizin sonucu mu nefretlerimiz?
Yoksa bize aktarılan nefret modelleri mi nefretlerimizde etken olmaktadır?
Ben’zemek çabası kökünde, "ben"imsemek yatar.
Benzemek bu anlamda, varlığını diğer "ben"de eritmek demek.
Ben'cillik olan herkesi "bencileyin" kılmaktan ya da görmekten ibarettir.
Benzetmek çabası ise bencillikten değil, içerdeki benden rahatsızlık hissidir.
O nedenle diktatörlerin hepsi benzetmek esasına göre davranırlar.

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ankara Gazetesi