MENÜ
Ankara 25°
Ankara Gazetesi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
ABD Ortadoğu’yu nasıl kaybetti?
Vedat Bilgin
YAZARLAR
18 Nisan 2018 Çarşamba

ABD Ortadoğu’yu nasıl kaybetti?

ABD patronajında Batı sisteminin Suriye’ye dönük füze saldırısı üzerinde yorum yapanların değerlendirmelerinin birçoğu ABD’nin ya da Batı’nın konumunun güçlendiği yönündedir; bu yorum dışardan bir izlenimle doğru gibi görünse de gerçek tamamen farklıdır. ABD Başkanı Trump’ın tam da Suriye’den çekilmeyi gündeme getirdiği bir zamanda, Batı sisteminin ‘insani duygularının kabarıp’ Suriye’ye hava saldırısı düzenlemesi ilk bakışta kimyasal silah kullanımına karşı dünya kamuoyundaki haklı tepkiler çerçevesinde kabul görse de Esad rejimine yönelmekten, ona son vermeyi amaçlamaktan oldukça uzak, sınırlı bir harekât mahiyetindedir.

“Burada birkaç mesele vardır. Bunlardan birincisi, Batı sistemi bölgede Rusya’nın konumunu kabul etmekle kalmayıp ancak onun bilgisi dâhilinde sınırlı bir harekâtta bulunabileceğini göstermiştir. İkincisi, Batı sisteminin Suriye’de varlık göstermek için seçtiği aktör PKK/PYD terör yapılanması iken hâkimiyet alanı olarak belirlediği alan ise Fırat’ın doğusudur. Üçüncüsü, Batı bu tercihleriyle Suriye’nin parçalanmasını, bölünmesini talep ederken, Rusya’ya paylaşma yani bölünmeyi kabul etmesi durumunda, rejimi problem etmeyeceğini söylemiş olmaktadır.”

SALDIRININ AMACI NE?

Bu saldırının ortaya koyduğu en önemli husus Batı’nın Suriye’yi bölme konusunda gösterdiği kararlılık ve Rusya’nın buna ikna edilmesi sürecidir. Elbette buradaki çelişki Batı sistemi ile Rusya arasında değil Rusya-Türkiye-İran, dolayısıyla bölge coğrafyasıyla Batı arasında ortaya çıkmaktadır. Bu saldırının sadece Suriye’nin değil bölge ülkelerinin toprak bütünlüğünü savunan bu ittifak karşısında caydırıcı bir etkisi olabilir mi? Bu soruya evet demek imkânsızdır, Fransa’dan gelen ‘Türkiye’yi ittifaktan uzaklaştırdık’ açıklaması gerçeği açıklamaktan çok bir arzuyu yansıtır niteliktedir.

Astana süreci başta olmak üzere, yürütülen görüşmelerde bu ülkede barışın kurulması yönündeki iradenin giderek güçlendiği bir zamanda, Türkiye’nin El-Bab, Afrin, bölgelerinde kurduğu barış alanları ortadayken bunlara destek veren ittifak karşısında, Batı’nın terör örgütlerinden yana Türkiye karşıtı tavrı biliniyorken; böyle bir saldırının bu ittifakı çözülmeye sokacağını söylemek hiçbir geçerliliği olmayan bir beklentiyi ifade etmektedir.

“Kimyasal silah kullanımına karşı ortaya konulan bu tavrın ‘onaylanmasına’ rağmen bunun arkasındaki siyasetin başarılı olma ihtimali oldukça zayıftır çünkü bölge halklarıyla, Batı’nın çıkarları arasındaki çelişkinin açıkça çatışmaya dönüşmesi, Batı’nın sömürgecilik çağından bu tarafa bölge üzerinde kurduğu hegemonyanın çökmesi anlamına gelecektir. Şurası açıkça görülmüştür ki bu saldırıda ABD doğrudan doğruya Rusya’yı hedef seçmekten kaçınmıştır. Bu aslında ‘güç merkezinin’ değiştiğini, ittifak güçleri olan Türkiye-Rusya-İran çizgisine kaydığının göstergesidir.”

BATI NEDEN KAYBETTİ?

Suriye’de diktatör Esad’ın kendi halkına karşı sürdürdüğü katliamlar karşısında Türkiye’nin başından bu tarafa doğru bir yerde durduğu tartışılamaz bir biçimde tekraren teyit edilmiştir; şimdi sorun bu ittifakın Suriye’nin bütünlüğü bakımından Esad’ın nasıl bir tehdit oluşturduğunun görülmesi ve Suriye’de bütünlüğü temin edecek ‘siyasal değişim’ üzerinde bir uzlaşma noktasının bulunmasına gelmiştir.

“ABD veya Batı sisteminin Ortadoğu’yu kaybetme sürecinin sebeplerini üç noktada toplayabiliriz: 1. ABD bölgede ortaya çıkan sivil demokratikleşme taleplerini reddedip, eski otoriter yapılarla, askeri şefler, krallar, şeyhler gibi unsurlarla konumunu sürdürme arayışına girdiği için kaybetmektedir. 2. Terör örgütleriyle işbirliği yaparak bölgeyi istikrarsızlaştırma siyaseti takip ettiği için bu coğrafyanın geleceğinde etkisi kalmayacaktır. 3. Belki de en önemlisi bölgenin tek modern, demokratik ülkesi olan Türkiye’yi dışlayarak aslında bu ülkelerin geleceği için de yegâne model olan bir anlayışı reddettiği için bölgedeki üstünlüğünü tamamen yitirecektir. Türkiye-Rusya-İran ittifakının rolü bu bağlamda değerlendirilmelidir.”

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ankara Gazetesi