MENÜ
Ankara 19°
Ankara Gazetesi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Muhalefet dili olarak aydın sorunu
Vedat Bilgin
YAZARLAR
12 Nisan 2018 Perşembe

Muhalefet dili olarak aydın sorunu

Türkiye’de muhalefet meselesinin ciddi bir siyasal dil oluşturamamasında aydın sorununun önemli bir yer tuttuğunun üzerinde durmaya çalışıyorum; burada özellikle muhalif bir dili geliştirmenin daha öncelikli olduğunun altını çizmek gerekir. “Bu sorunun tarihsel olarak aydın-siyaset ilişkisinin ‘devlet’ ekseninde kurulmuş olmasının önemli bir payı olduğunu ayrıca tartışmak gerekmektedir fakat öncelikle (zaman zaman bazı değişimlerin yaşandığı dönemler olsa da) siyaset-aydın arasında ilişkilerin, siyasetin etki alanında kaldığı bir durumla karşı karşıya bulunmasının tahrip edici sonuçlarının ortaya çıktığı bir süreçten geçildiğini gözlemlemek zor değildir.”

Aydın-siyaset arasındaki ilişkinin sağlıklı bir zemine dayanmasının ortaya çıkaracağı önemli neticeler bulunmaktadır. Bunlardan birincisi, aydınların bir zümre olarak siyasetin zeminine sadece bilgi değil bir yorum ve derinlik kazandırma imkânıdır. Aydınların muhalif bir dil gelişimine yapacağı katkı her şeyden önce aydınların eleştirel bir yerde durmalarıyla, siyasete mesafeli olduğu kadar dışardan bakmanın rahatlığı ve kapsayıcı bakış açısıyla yaklaşabilmeleriyle mümkün olacaktır.

Aydınlar nerede duruyor?

İkinci bir husus aydınların dilinin siyaseti etkileyecek düzey ve nitelikte olması, sadece doğrudan doğruya siyasetçileri değil, eleştirel yaklaşımın toplumsal yankılarıyla, toplumsal muhalefetin de siyaset üzerindeki etkisini besleyecek kanalların açılmasını sağlayacaktır. Üçüncü bir husus ise aydınlar tarafından geliştirilecek eleştirel dil; siyaseti karşılıklı suçlayıcı, ötekileştirici, kategorik olarak düşmanlaştırıcı bir ‘küfür edebiyatına’ dönüşme eğiliminden kurtararak, siyasal mücadeleyi farklı bir üslupta daha zengin bir içerikte yapılmaya zorlayacaktır.

Bugün Türkiye’de aydınların muhalif bir dil geliştirme, eleştirel olduğu kadar siyasal yaratıcılığı olan bir söylem inşa edici bir konumdan uzak olmalarının en önemli sorunu; ilk bakışta siyasal iktidarı rahatlatıyor görünmektedir ki bunun yanıltıcı olduğunu söylemeye gerek yoktur. Zira siyasal muhalefetin eleştirel bir aydın etkisinden mahrum olması, muhalefetin dilini tahrip etmekte hızla seviye sorununa dönüştürmektedir ki bunun siyasete katkı yapma imkânını olmadığı açıktır.

Dahası eleştirel bir aydın muhalefetinden mahrum olmak, bir taraftan siyasal muhalefetin siyasal süreçlere katkı yapmasını önlerken diğer taraftan iktidarın da aydın bir kamuoyu denetiminden faydalanmasının önünü kapatarak siyasette tekdüzeleşemeye yol açmaktadır. “Burada aydın kategorisinde yer alanların, siyasal muhalefeti eleştirel bir söyleme taşımak yerine ona mahkûm olan bir yerde durması, yani siyasi muhalefetin gerisinde kalan bir konumda kalması partizanlaşması, siyasal muhalefetin diliyle, küfür edebiyatında birbirini besleyen sarmal bir söyleme sapmaları siyaset için bir çıkmaz demektir ki bu demokratik değerler açısından bir kriz belirtisidir.”

Demokrasi sorunudur!

Eleştirel söylem potansiyel olarak mevcudun dışında yeni yaklaşımlar, yeni fikirler, yeni projelere açılım anlamına gelecektir ki bu siyasal düşüncede farklılaşmanın, çoğulluğun yeni açılımlarla demokratik tartışma zemininin güçlenmesi imkânıdır.

Bu zeminden mahrum olmak, eleştirel bir tavır geliştirmek, böyle bir söylem üretmek yerine, gündelik siyasal çekişmelerin içinden muhalif bir pozisyon olarak seçtikleri siyasal muhalefetin diline hapsolmaları o çok sözü edilen ‘kutuplaşmayı’, çatışma dilini suçlayıcı, düşmanlaştırıcı üslubu beslediği kadar, tahammülsüzlüğü ve demokrasiye karşıt bir iktidar yolu arayışına kadar uzanacak bir ruh haline dönüşme eğilimine yönelmektedir.

“Bu tehlike bir tahmin değil, Türkiye’nin siyasal tarihinin bürokratik tahakküm geleneğinin potansiyel olarak demokratikleşme sürecine karşı ‘aydın/bürokrat ittifakının’ yöneldiği tavırlarla ilgilidir. Siyasetten ümidini kesmek, demokrasiye karşı bir yere sürüklenmek gibi bir tavır, ancak ‘aydınların ihaneti’ olabilir.”

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ankara Gazetesi