Terör yine can aldı, canımızı yaktı.
Artık, her şey ayan beyan ortada ki, ciddi bir mücadele veriyoruz.
Milli mücadele.
Tıpkı 100 yıl önceki dönemlerde olduğuna benzer şekilde.
Yedi düvele karşı ayakta kalma, dik durma, milleti bir ve bütün tutma mücadelesi.
Tabii..
100 önceki şartlardan çok daha farklı bir zemin var.
O vakitler, daha ziyade ordular arası mücadele vardı.
Elbet, hınçak, taşnak çeteleri vardı.
Elbet, terörist yapılar da mevcuttu.
Ama bugünkü gibi değil.
Bugün, namert ülkeler ordu değil terörü aparat olarak kullanıyorlar.
Daha kötüsü, size dost diye ismini kaydettirenler bunu yapıyorlar.
Bu o kadar açık, o kadar net ki…
İnkarı kabil değil.
Vicdansızlar, hem nalına hem de mıhına vuruyorlar.
Bakın yaptıklarına…
Önce DAEŞ diye bir örgüt oluşturuyorlar.
Sonra…
Sözümona onları yok etme adına bir başka terörist örgütü palazlandırıp, destek veriyorlar.
Bunu da açıktan yapıyorlar.
Millet olarak uyanık olmak zorundayız.
Elbet şehitlerimize içimiz yanıyor.
Elbet yaralılarımıza kahroluyoruz.
Ama…
Hepimiz acıları içimize atıp, bütünüyle vatanımızı, devletimizi yok etme girişimlerine karşı dik durmak zorundayız.
Siyasi bakış açısı farklılığı olamaz, olmamalı.
Şükür ki, bugüne kadar, duruşumuz böyle oldu.
Eminiz, inanıyoruz ki, bundan sonra da böyle devam edecektir.
Özü şu:
Düşman malum, biliniyor!
Öyle ise…
Ona göre duruşumuzu daha sağlam hale getirelim.
Kenetlenip, bu hainlerin niyetlerini kursaklarında bırakalım.