“25 yıla askere alacak genç bulamayız!” demiş Aile Bakanı… Oysaki bu sözler, bir milletin haykırışı, bir devrin kapanışına işaret eden korkunç bir gerçeği önümüze seriyor. Bizim, savaşçı bir millet olarak anıldığımız, tarihin tozlu sayfalarına kazınmış destanlarımızı kim yazacak bundan sonra? Aile dediğimiz bu mukaddes müessese çökerken, genç nüfus da eriyip gidiyor. Peki, biz daha neyi bekliyoruz?
Bir millet, nüfusuyla var olur, dinamizmiyle ayakta durur. Aile, bu milletin temelidir. Aile çökerse ne bulursun geriye? Ne millet kalır ne vatan. Evlat yetiştiren elleri yok edersen, o milletin yarınlarını kim koruyacak? İsrail saldırmış, bir başka güç üzerimize gelmiş, ne önemi var? Biz zaten kendi kendimizi yok ediyoruz, her geçen gün eriyoruz. İşte bu, Türkiye’nin en büyük felaketidir: Genç nüfus yok, aileler darmadağın, değerlerimizi elimizden kaybediyoruz.
Necip Fazıl’ın ruhuyla seslenelim bu millete. Neden böyle olduk, nasıl bu hale geldik? Soruları sormanın vakti geldi de geçiyor. Kendi topraklarımızda, kendi geleceğimizi inşa edemezken, yapay nüfus aktarımlarıyla kimse bizi kurtaramaz. Bu ülkeyi kim savunacak? Vatanın bekçisi olacak gençlerimiz yoksa, hangi ordu, hangi silah yeter ki bu toprakları korusun? Fiziki sınırların ötesinde, manevi sınırlarımızı da kaybediyoruz.
Bir evde çürüyen temel, nasıl o evi ayakta tutamazsa, çürüyen aile de o milleti ayakta tutamaz. Millet dediğimiz büyük yapının özüdür aile; onu koruyamazsak millet yok olur. Zaman daralıyor, milletin son büyük felaketi kapımızda. Nüfus yaşlanıyor, gençler azalıyor ve hepimiz bu gerçeği göz ardı ederek yaşıyoruz. Ama şunu unutmamak gerekir: Bir milletin geleceği, genç nüfusu ve sağlam aile yapısıyla korunur. Bu yapılar çökerse, en güçlü düşman bile bir darbe indirmeden bizi yener.
Ve diyoruz ki, milli felaket, savaşlarla değil, içimizdeki dağınıklıkla başlar. Eğer aileyi toparlayamazsak, millet olma bilincimizi kaybedersek, geriye ne kalır? Aile Bakanı’nın söyledikleri, göz ardı edilecek basit sözler değildir. Kendimizi kurtarmanın vakti gelmiştir. Bir nesil kaybetmeden önce, bu mukaddes yapıyı yeniden inşa etmeli, geleceğimizi kurtarmalıyız.