MENÜ
Ankara 26°
Ankara Gazetesi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
15 Temmuz'un anlamı
Vedat Bilgin
YAZARLAR
16 Temmuz 2020 Perşembe

15 Temmuz'un anlamı

15 Temmuz yakın Türkiye tarihinde ülkemizin karşılaştığı en önemli olaylardan biri değil en önemlisidir; bu sebeple üzerinde etraflıca düşünülüp tartışılması gereken bir meseledir.

Olayın iki yönü bulunmaktadır: Birinci yön; devletin Batı sistemi tarafından nasıl kuşatıldığı ve kendi başına hareket kabiliyetini nasıl kaybettiğidir. Bu durum halkalar halinde devlet kurumlarının kuşatma altına alınması şeklinde açıklanabilir. Bu kuşatmada, kademe kademe yer alan unsurlar arasında Batının gönüllü işbirlikçisi haline getirilmiş akademisyen, gazeteci yazar, sanatçı gibi unvanları bulunanlar, iş adamları, resmi aydınlar, mezhepsel ya da etnik cemaatlerini idolleştirmiş tipler, bu milletin tarihsel hikayesine yabancılaşıp, potansiyel işbirlikçi konumuna gelmiş bulunanlar, ülkeyle çıkar ilişkileri dışında bir bağlantısı kalmamış zümreler ilk sıradadır.

İHANETİ GÖRDÜK

Bunların hemen arkasında, Tanzimatçı geleneğin zihni mirasçısı bürokratlar ki aralarında Batılı başkentlerde devşirilmiş mesela ABD de Türkiye’nin çıkarlarını temsil etmek yerine kendilerini ABD’nin Ortadoğu’daki bölgesel taleplerinin temsilcisi gibi görünen monşerler, istihbarattaki konumlarını CIA’ya servis yapmak şeklinde ifa eden elemanlar, NATO Karargâhında Türkiye’yi istikrarsızlaştırma faaliyetlerinde rol alan askerler bu kademede bulunmaktadırlar. Daha geri planda, daha derinde ise devletin en mahrem yerlerinde rol almış dünya görüşleri, inançları ve kültürel olarak kendilerini bu ülkeye ve burada yaşayan halka yabancı gördüğü kadar Batılı merkezlere yakın, onlarla bütünleşmiş elemanlar vardır.

Bu unsurlar içinde, ilk gruptakilerden bir kısmı sadece hayat tarzı ya da düşünsel olarak Batı karşısında kimlik krizi yaşadıkları için, teslimiyetçi bir ruh haline dönüşen bozgun psikolojisiyle ‘çaresizlik sendromu’ yaşayan zümrelerdir; asıl problem arka kademelerde bulunanlardadır. Bunlar yakın tarihte yaşanan 27 Mayısın, 12 Eylül öncesi iç savaş senaryosunun hem yönetmeni hem başrol oyuncularıdır; bunlar FETÖ, PKK/PYD yapılanmasının moda tabirle CEO’larıdır. Bunların CIA, BND başta olmak üzere hangi Batılı başkentin kurumlarıyla iş tuttuğu tali bir konudur.

BAĞIMSIZ TÜRKİYE

Meselenin ikinci yönü, 15 Temmuzda Türk milletinin verdiği cevapta ortaya çıkmıştır. Bütün bu katmanlı ihanet şebekesini o şehitler, o gaziler ve bu ülkenin kahramanları; başta bu ihanete meydan okuyan Cumhurbaşkanı’nın yanında yer alan Türk milleti birlikte bozguna uğratmıştır.

15 Temmuz ihanetini yapanların karşısında bulduğu milli direnç, Türkiye’nin bağımsızlık iradesini güçlendirmiş, tabiri caizse Batılı merkezlerin vesayetinden çıkma mücadelesinde kalan bütün engellerin kaldırılmasının yolunu açmıştır. Türkiye’yi iç savaşa, işgale ve parçalamaya götürmeye dönük 15 Temmuz ihaneti, Türkiye’nin devlet içinde örgütlenmiş ihanet çetelerinin tasfiye edilmesi sürecine dönüşmüştür. Bugün FETÖ ile mücadele, PKK/PYD ile veya adlarla saha sürülen örgütlerle mücadele, hep aynı merkezlerle yapılan bir mücadele ve hesaplaşmadır. Türkler, Çanakkale’de, Kocatepe’de emperyalizmi iki defa mağlup ettikten sonra şimdi de bütün vatan sathından, bütün coğrafyamızdan temizlemektedirler.

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ankara Gazetesi