Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ'ın son açıklamaları, muhalefet lideri olarak taşıdığı potansiyeli ciddi şekilde gölgelemiştir. Özdağ, birçok kişi tarafından etkili bir muhalefet lideri olarak görülmekte ve hatta bu konuda geniş bir destek de bulmakta. Ancak, zaman zaman yaptığı gaflar, kendisine sempatiyle bakanların bile hayal kırıklığına uğramasına neden olmaktadır. Bugün yaptığı "Niye içki içen emniyet müdürleri yok?" şeklindeki açıklama, tam da bu tür gafların bir örneği.
Özdağ’ın bu açıklaması, Yeşilaycı olduğunu belirtmesine rağmen, bir muhalefet liderine yakışmayan, son derece talihsiz bir ifadedir. Bir muhalefet liderinin görevi, iktidarın yanlışlarını dile getirmek, alternatif politikalar sunmak ve toplumu bir arada tutacak mesajlar vermektir. Ancak Özdağ’ın bu çıkışı, toplumun geniş kesimlerinde rahatsızlık uyandırmış ve gereksiz bir tartışmanın fitilini ateşlemiştir.
Özdağ’ın neye dayanarak böyle bir iddiada bulunduğu da belirsizdir. İçki içen ya da içmeyen emniyet müdürlerinin varlığı ya da yokluğu üzerinden bir tartışma başlatmak, toplumun gerçek sorunlarından uzak bir söylemdir. Kaldı ki, eğer gerçekten içki içmeyen emniyet müdürlerinin olması söz konusuysa, bu durumun bir muhalefet liderini rahatsız etmemesi gerekir. Aksine, toplum sağlığını ve disiplinini önceleyen bir duruş, her kesim tarafından takdir edilmelidir.
Özdağ’ın bu tür açıklamalar yerine, ülkenin temel meselelerine odaklanması ve seçmenlerine umut vadeden bir muhalefet lideri olarak hareket etmesi daha yerinde olacaktır. Türkiye’nin içinde bulunduğu zor süreçte, toplumun ihtiyaç duyduğu şey, kutuplaştırıcı ve gereksiz tartışmalar değil, birleştirici ve yapıcı eleştirilerdir. Özdağ, etkili bir lider olma yolunda ilerlerken, bu tür söylemlerden kaçınmalı ve daha sorumlu bir muhalefet dili benimsemelidir. Aksi takdirde, bu tür gaflarla sadece kendisine duyulan güveni zedelemekle kalmayacak, aynı zamanda muhalefetin toplum nezdindeki itibarını da sarsacaktır. Bu, gerçekten büyük bir talihsizliktir ve Türk siyasetinde daha olgun bir söylem ihtiyacını bir kez daha gözler önüne sermektedir.