MENÜ
Ankara 22°
Ankara Gazetesi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Türk sağında aydın sorunu!
Vedat Bilgin
YAZARLAR
22 Ekim 2018 Pazartesi

Türk sağında aydın sorunu!

Kendisini rahmetle andığım Durmuş Hocaoğlu, sağdaki aydın sorununu aşmak için ne yapılmalı sorusuna örnek teşkil edecek kıymetli bir düşünce adamıydı. Zaman zaman kendisiyle konuştuğumuz bir mesele olarak ‘sağdaki aydın sorununu’ üzerinde dururken, öncelikle sorunun derin olduğunu sadece sağda ve solda değil aydın kategorisi içinde yer alan zümrenin tamamı için geçerli bir durumdan bahsetmek gerektiğini söylerdi.

“Sağda ve solda aydın sorunun farklı sebepleri olduğunu unutmadan, meseleyi anlamak için analiz ederken ayrı ayrı üzerinde durmak daha faydalı olabilir. Burada ‘sağ ve sol’ kavramlarının ne kadar sahici olduğunu ayrıca ele almak gerektiği açıktır; İdris Küçükömer Hoca’nın yaptığı gibi tabloyu tersine çevirmenin de meseleyi çözmediğini belirtmek gerekir.”

SAĞIM SOLUM

Türkiye sağında görülen problemlerden biri, devlet siyaseti tarafından desteklenen ‘resmi aydınların’ karşısında moda tabirle ‘ezik’ bir yerde durmalarıyla ilgilidir ki, elbette bu genel durum dışında kalan vakur ve gerçekten aydın sıfatını hak eden ciddi entelektüellerin kastedilmediğini söylemeye gerek yoktur.

Sağ diye ifade edilen çizgide bulunan aydınlar arasında yer alan ve ‘resmi aydınlar’ (ki onlar kendilerine genellikle solcu dedikleri gibi, işin tuhafı solcu olarak muamele görmekte ve öyle kabul edilmekte olmalarıdır) karşısında sosyal bakımdan dışlanmışlığın meydana getirdiği aşağılık duygusunu yaşayanların sayısı hiç de az değildir.

“Temel mesele Hocaoğlu’nun üzerinde durduğu içe kapanmışlık, İmparatorluğun çöküşü ve Batılılaşma hareketleri karşısında yaşanılan şok ve buna karşı geliştirilen tepkilerde aranmalıdır. Durmuş Bey, bu durumu, kültürü içe kapanarak savunma anlayışını, bir dönem için kabul edilebilir bulmaktaydı fakat bunu sürdürmenin bir aydın tavrı olarak yanlış olduğunu, düşüncenin, efsaneden, alışılagelmiş olanın inanç haline getirilmesinden öteye gidemediğini; oysa düşüncenin eleştirel bir aşamaya geçmesi gerektiğini bunun da felsefeyle, bilimle olacağının üzerinde durmaktaydı. Modern dönemde bilimi söylem düzeyinde kutsallaştıran bir anlayış resmen egemen olmasına rağmen bilimsel gelişmede mesafe katedilememesinin arkasında eleştirel düşünce ve felsefe eksikliği vardır.”

KİMSİNİZ?

Sağdaki aydın sorununun temellerinde düşünce hayatına, fikri meselelere eleştirel bir yaklaşım içinden bakmak yerine içine kapanan bir anlayışla hareket etmek önemli bir yer tutmaktadır; bu içe kapanma tavrı kendi ekseni etrafında dönüp durmayı getirdiği gibi çağa karşı ya tepkisel ya da nihayetinde boyun eğici konformist bir tutuma yol açacaktır.

Türk sağındaki aydın sorunun en görünür en problemli boyutu siyasi gündemden tespit edilebilir. Türk sağının muhtelif grupları, özellikle milliyetçi düşünce çizgisi hızla kendi geleneğinin gerisine düşme eğilimine girmiştir. Bunu kendisine İslamcı veya başka sıfatlarla tanımlayan siyasi tavırlarda da görmek de mümkündür. Milliyetçiler arasında aslında resmi aydınların tepkisel ideolojisi olan ‘ulusalcılık’ veya Kemalizm söyleminin etkisine; diğerlerinde ise liberalizmin en kaba yansımalarına kolayca rastlanıyorsa burada bir problem olduğunu görmek, üzerinde durmak gerekir.

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ankara Gazetesi