MENÜ
Ankara 21°
Ankara Gazetesi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Tartışmada seviye sorunu!
Vedat Bilgin
YAZARLAR
11 Mart 2021 Perşembe

Tartışmada seviye sorunu!

Bir ülkede, aydınların yerini cahil her konuyu konuşan, okumadan yazan hatta yazar olan, bilmeden tartışan adamlar alınca ne olur? Ne olacak, Alev Alatlı'dan ödünç alacağım kavramla 'paçozlaşma' duruma egemen olur. Bugün neredeyse, sosyal medyayı bir yana bırakalım, klasik medyada da yaygınlaşan konuşma/tartışma programlarında görünür hale gelen seviyesizlik, ciddi bir sorun oluşturmaktadır.

Bakıyorsunuz bir kanalda adamın biri Atatürk'e, bir başkası Abdülhamit Han'a, ağza alınmayacak bir dille, sözüm ona eleştiri yapmaya çalışırken, bir başkası daha yakın dönemin siyasi liderlerine Demirel'e, Erbakan'a, Türkeş'e, Özal'a saygısız bir üslupla üstelik hiç anlamadığı konularda, lümpen bir ağızla laf atmaya, aklı sıra karalamaya çalışmaktadır. Bunları yapanların, günümüz siyaset veya devlet adamlarına yönelttiği aşağılık suçlayıcı dilin örneklerinin ise, haddi hesabı yoktur. Bu seviyesizliğin bu varoş tavrın, bu tinerci dilinin yaygınlaşmasının kamusal hayatta tahrip edici etkileri olmaktadır; bu düzeysiz dil bayağılığın normalleştirilmesine hizmet etmektedir.

NEREYE?

Geçtiğimiz günlerde aynı zamanda bir medya yöneticisi de(!) olan biri, sözüm ona Atatürk'ü övmek için 'o bizi bin yıllık karanlıktan çıkardı' gibi bir cümle söylerken aslında Gazi'yi anlamaktan ne kadar uzak, nasıl sefil bir zihniyete sahip olduğunu sergilemiş olduğunun farkında bile değildi. Gazi Paşa'nın kimliğinin, başarısının temellerini bin yıllık tarih bilincinin yarattığını anlayamayacak durumda olan bu idraksizlik tam bir 'paçozluk' örneğidir.

Kendilerini siyasette nasıl konumlandırıyorlarsa orada bulunan, sorumluluk ahlakına sahip, kendisine saygılı olan siyasetçi, aydın, medya veya kurumsal temsil sahiplerinin bu duruma sessiz kalmaları,' işe bizi karıştırmadan karşımızdakileri yıpratıyor, onları karalıyorlar' diye düşünerek bu tür adamlara zemin hazırlamaları, en azından bu duruma göz yummaları Türk siyasi hayatına, düşünce dünyasına zarar vermektedir. Bu lümpen varoş dili üzerinden, bir siyasi hesap yapmanın etik olmadığı bir yana fayda sağlaması bile söz konusu değildir. Çünkü bu dil bu üslup kendi simetriğini oluşturup medya vasıtasıyla bayağılaştırıcı bir etki alanı oluşturmakta, ortamı zehirlemektedir.

DİL!

Bu sorunun ortaya çıkmasının birçok sebebi olabilir fakat bunlardan en önemlisinin 'eleştiri dilinin' kaybolması, bunun yerini kendi gibi düşünmeyeni öteki/düşman kategorisine sokan dışlayıcı dilin almasıdır. Bunun nedeni ise, bu durumda gerçek aydınların geri çekilmesi, itibar görmemesi veya bayağılaşmadan uzaklaşma eğilimidir. Bunu da en azından siyaset sahasında, AK Parti iktidarına karşı 'alternatif muhalif bir söylem' üretmede yaşanan soruna bağlı olarak açıklamak mümkün.

Kısaca, yaklaşık yirmi yıla giden bir muhafazakar iktidar döneminde, muhalefet partileri yeni bir muhalif siyaset dili üretmede yetersiz kalınca, etraflarında yer alan, aydın, sanatçı akademisyenler ekseninde bir entelektüel arayış yerine, suçlayıcı, mahkum edici karalayıcı bir söyleme yönelmeyi tercih edince, bu da kaçınılmaz olarak kapıları lümpenlere aralamaktadır. Türkiye, bu bayağılaşmayı hak etmiyor.

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ankara Gazetesi