MENÜ
Ankara 22°
Ankara Gazetesi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Putları kırmak
Vedat Bilgin
YAZARLAR
15 Ekim 2018 Pazartesi

Putları kırmak

Mesele yeni değildir, Mehmet Akif Bey ‘Asrın idrakine söyletmeliyiz İslam’ı’ diyordu; mevzu bahis olan Akif’in bahsettiği fakat aradan yüzyıl geçmesine rağmen aşamadığımız bir meseledir. Demek ki değişen şeyler var ve bunlardan biri de ‘idraktir’, eğer zamanın idrakine söyleyecek sözünüz olmazsa çağın dışına itilmek tehlikesiyle karşılaşırsınız. Dikkat ederseniz bu meseleyi bugün ilahiyat fakülteleri, bilim çevreleri, aydınlar gündeme getirip bu konuda bir zemin oluşumuna katkı yapmaktan uzak bulunurken konuyu Cumhurbaşkanı Erdoğan dikkatlere sokup meselenin önemini göstermek istemektedir.

“Başkan Erdoğan, bir devlet adamı olarak, başta Türkiye olmak üzere İslam coğrafyasının sorunlarıyla yıllardır karşılaşıp, bunların çözümüne dönük fiili bir mücadelenin içinde olduğu için esas sorun çözülmeden ne politik ne ekonomik sorunların aşılmasının mümkün olmadığını yaşayarak tecrübe ettikçe, zaman zaman konuyu açıkça dile getirip bu hususta aydınları, ilahiyatçıları, akademyayı, diyaneti uyarmak durumunda kalmaktadır. Ey düşünen insanlar neredesiniz!”

ESKİ ÇAĞIN PUTLARI

Çağ değişmesi, çağın idrakinin değişmesinin ne demek olduğunu anlamadan meseleye yaklaşmak dahi mümkün değildir. Çağ denilen şey çoğunlukla kelime anlamıyla yani yüz yıllık bir süreyle sınırlı olarak anlaşılır oysa çağ bir tarihsel dönemi yani o dönemin karakteristik özelliklerini, benzer nitelikli olaylarını, düşünme biçimini, anlayışını, olayları yorumlama anlamlandırma tarzını ve zihniyet dünyasını ifade etmektedir.

Burada idrak, algı, zihniyet, dünya görüşü, bilgi kavramı, yöntem epistemolojik sorunlar önem kazanır. Demek ki çağ değişimi denilince, insanların fikriyatları, düşünme biçimleri, idrakleri, algıları, zihniyet dünyaları değiştiği için yeni bir çağa eski anlayış, yorum ve dünya görüşünün kavramlarıyla hitap etmenin mümkün olmadığını anlamak lazımdır.

Dini bilginin esaslarının değişmesi veya reforme edilmesini bu bağlamda tartışmaya kalkmak meseleyi anlamaktan uzaklaşmak olacağı gibi, konunun ele alınmasını da önleyen bir yanlış olacaktır. Bugün Müslüman toplumların esas sorunu, yeniçağın, modern çağın birey ve toplumlarının olayları evreni, toplumsal dünyayı anlama mekanizmaları olan düşünsel yapılara uygun kavramsal, düşünsel bir dil geliştirememiş olmasıdır.

YENİ İNSANA ULAŞMAK

“Rahmetli hocam Erol Güngör Bey İslam’ın Bugünkü Meseleleri kitabı yeni yazılmış gibi duruyor; çünkü bugünkü meseleler birkaç yüzyıllık meseleleri kapsamaktadır; İslam dünyası bu meselelere cevap vermedikçe bunları tartışıp aşacak fikri derinliğe sahip olmadıkça sorunların yığılması dahası büyüyüp gelişmenin önünde engel olması kaçınılmazdır.

Müslümanlar Arap yarımadasının dışına çıkınca karşılaştığı düşünsel duruma, yani o günün problemetiğine hitap eden, onu aşacak büyük bir bilim ve düşünce geleneği yarattığı, bir aydınlanma dönemi oluşturduğu için modern çağa uzanan entelektüel hegemonya kurabilmiştir.”

Düşünce dünyasında yaşanan değişimin hızını dikkate aldığımızda aydınlanmadan materyalizme, modernizmden, post modernizme uzayan birçok teorik felsefi tartışma bilgi yaklaşımlarının nasıl hızla aktığını görebiliriz. Çağı ve onun ‘düşünsel mekanizmalarıyla’iletişim kuracak bir bilgiyi yeniden üretmeden sanayi öncesi toplumların algısına dayalı, o zihniyetinin kavramlarıyla yeniyle buluşmak ciddi bir sorundur.

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ankara Gazetesi