MENÜ
Ankara 27°
Ankara Gazetesi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Nur Vergin: Bir Beyaz Türk'ün vatandaş hali
Vedat Bilgin
YAZARLAR
21 Ocak 2021 Perşembe

Nur Vergin: Bir Beyaz Türk'ün vatandaş hali

Nur Vergin hocamız rahmet-i Rahman’a kavuştu, mekânı cennet olsun. Hocamız demem sadece bir saygı ifadesi değil, Nur Hanım gerçekten hocam oldu. İlk asistanlığım Konya’da rahmetli Erol Güngör hocanın yanında başlamıştı. Erol Güngör Bey Selçuk Üniversitesi’nde rektör olunca üniversitede sosyoloji bölümünü kurmuş, ülkenin köklü üniversitelerindeki birçok hocayı Konya’ya ders vermeye davet etmişti. O zaman doçent olan Nur Hanım da Erol Bey’in davetine katılarak Konya’ya gelen hocalardan biri oldu.

Üniversitede birçok alanda lisans eğitiminin yanı sıra yüksek lisans ve doktora programları da arka arkaya açılmıştı. O zaman, İktisat fakültesinde tez hazırlama aşamasındayken Konya’da sosyoloji yüksek lisans programını sürekli takip ettim, Erol Güngör, Nur Vergin, Mahir Kaynak, Mehmet Aydın, Süleyman Hayri Bolay gibi ünlü hocaların öğrencisi olma fırsatı buldum. Şansızlığım önce Nur Vergin Hocamızın, o sene zorlu kış şartları yaşanan Konya’da kayıp ayağını kırması, ondan sonra da Erol Güngör Bey’in genç yaşta vefat etmiş olmasıdır.

BİLİM VE YÖNTEM

Hocayla ilk karşılaşmayı unutmak mümkün değildir. Karşılaşmadan önce, yazdığı bazı makale ve İ.Ü. Siyasal Bilimler’de verdiği ders notlarını (bunlar daha sonra ‘Siyasetin Sosyolojisi’ başlığıyla kitaplaşacaktır) bulmuş, okumuştum, Odasına girdiğimde beni sıcak karşılayıp çay söyleyerek sohbet etmeye başlamıştı. Neler okuduğumu, ilgi alanımı sorduktan sonra ‘teori bilmek ne kadar önemliyse yöntem bilmek o kadar hatta ondan önemlidir; çünkü bir sosyal bilimci toplumu anlamak için teoriye muhtaç olduğu kadar, o teoriyi topluma uygulamak için de yönteme muhtaçtır’ diye özetleyebileceğim bir konuşma yapmıştı.

Sonra bunu Paris’ten Sorbon gibi ünlü bir üniversiteden, neredeyse sosyolojiyi kuran büyük teorisyenlerin kürsüsünde öğrendiği teorik birikimle kalkıp geldiği Ereğli’de karşılaştıkları üzerinden örnekler vererek anlattı. Pozitivist bir yöntemle Ereğli’nin anlaşılamayacağını belirtmekteydi; Hoca, kısaca tezinde sanayileşme ve toplumsal değişme sürecinde dinin anlam ve toplumsallığı yeniden inşa eden fonksiyonunu yorumsamacı/anlayıcı bir yöntemle ortaya koymuştu.

YERLİ BİR AYDIN

Konya şehir meydanında yürürken söylediği ‘hiçbir şey göründüğü gibi değildir, aynı zamanda söylendiği gibi de değildir’ gibi bir cümle kurunca, nasıl baktıysam ‘çocuğum eğer öyle olsaydı sosyolojiye ihtiyaç olmazdı’ demişti. İnce sivri topuklu ayakkabılarıyla, üstünde kürküyle yürüyen, oturunca eline aldığı uzun siyah ağızlığının ucunda sigarasını tüttüren bu hanım göründüğü gibi değildi, ondan öğrenilecek çok şey vardı ve onun farklı bir dünyadan geldiği de her haliyle belliydi. Kendileri ‘Beyaz bir Türklerdendi’ fakat yerliydi ve toplumuna yabancılaşmamıştı.

Bir gün odamda çalışırken telefonum çaldı; arayan Nur Hoca’ydı; hasta yatağından arıyordu ve tarih bölümüne verdiği ‘tarih sosyolojisi’ dersini benim sürdürmemi istiyordu, böylece ilk dersim, asistan olarak hocanın yerine girdiğim bu dersle başlamıştı. Hoca-öğrenci ilişkisi yıllarca sürmüş, dostluğa dönüşmüştü. Hocama, sonsuz saygı ve rahmet diliyorum. 

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ankara Gazetesi