MENÜ
Ankara 27°
Ankara Gazetesi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Karadeniz barışı
Vedat Bilgin
YAZARLAR
12 Nisan 2021 Pazartesi

Karadeniz barışı

Düne kadar Türkiye'nin ne bölgesel ne küresel hiçbir konuda sözü/tavrı merak edilmezken bugün her türlü sorunda fikrine müracaat edilmesi; sorunların çözümüne dair yaklaşımının, sadece merak edilmekle kalmayıp sorunların ele alınmasında ve çözümünde de belirleyici bir konumda olması elbette tesadüfen meydana gelmiş olaylar değildir.

Tam da Ukrayna ile ilgili sorunların gündemde yer aldığı bir zamanda Ukrayna Devlet Başkanı'nın Türkiye ziyareti, Rusya Devlet Başkanı Putin'le Cumhurbaşkanı Erdoğan arasında yapılan görüşme Karadeniz barışında Türkiye'nin merkezi bir konumda olduğunu ortaya koyduğu gibi, Türkiye'nin olmadığı bir yerde barışın devamının da imkansız olduğunu göstermektedir. Ortadoğu'da olduğu gibi Karadeniz'de de barış kuran/kollayan bir ülke olmak önemli bir görevdir.

BARIŞI KORUMAK

'Karadeniz'de sular ısınıyor mu' gibi sorular şimdilerde bütün medyanın tartışma programlarının gündem maddesini oluşturmaktadır. Bu soruyu 'Karadeniz'de barış bozulur mu veya kim bozabilir' şeklinde sormak da mümkündür. Bu tür tartışmaları ülkelerin aktüel sorunlarına bağlı açıklamak mümkün görünse de, sadece güncel olanın içinden anlamaya kalkmak en azından yetersizdir ve eksik kalacaktır.

Burada meselenin birçok yönü vardır; bunu anlamak için de öncelikle uluslararası sistemde güç dengelerine, onlar arasındaki değişmelere bakmak gerekmektedir. İkinci olarak, bölgesel denklemde meydana gelecek bir değişimin sözgelimi Karadeniz örneğinde yaşananların veya muhtemel olanların küresel ölçekte sonuçları neler olabilir sorusunu ele almak, bu konuyu göz önünde bulundurmak gerekir. Üçüncüsü ise, bölge içinde meydana gelen ihtilafların dışardan yapılan/yapılabilecek olan müdahalelerle çözülmeye kalkılmasının hangi sonuçlara yol açacağı hususudur.

Meselenin en önemli yönünün, uluslararası sitemdeki güç değişmeleriyle ilgili olduğu açıktır; ABD dünya sistemindeki hegemonya kaybını yeni çatışma alanları, yeni kriz bölgeleri oluşturarak yeni yayılma sahaları bulmak için arayışlara yöneldikçe, aslında kendi sistem krizini derinleştirmektedir.

DEĞİŞİM SANCISI

Dün Afganistan, Irak bugün Suriye'de yaptıklarından elde ettiği neticelerin Batı sisteminin gerileyişini durdurmaktan çok, sebep olduğu sorunları çözemeyen bir yere getirmekten başka bir sonucu olduğunu söylemek imkânsızdır. Karadeniz'de meydana gelen gerilimlerin, bir çatışmaya dönme ihtimali durumda bundan zararlı çıkacak olanın da Batı sistemi olacağını hesaba katmak gerekir. Avrupa ülkelerinin Rusya, Çin; Hindistan ekseninde gelişen ilişkilerinin hızlanması ihtimalini unutmamak lazımdır. Çıkacak kriz Avrupa'yı yükselen Asya'ya yakınlaştırabilir.

Dünya sistemi kendi yaşadığı krizden çıkmak için bocaladıkça, dünyanın birçok yerinde gerilimlere, çatışmalara hatta savaşlara sebep oluyor; bu durumun adeta tarihsel bir değişim kuralına işaret ettiğini bile söylemek mümkündür. İmparatorluklar sistemi çökerken Birinci Büyük Savaş'a sebep olmuş; onun yerine geçen İngiliz hâkimiyetinin sonunu ise İkinci Savaş sonrası ABD emperyalist sisteminin geçmesiyle bugüne kadar devam eden Batı Sistemi'nin hegemonyası almıştı. Yeni bir dönem eşiğindeyiz.

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ankara Gazetesi