MENÜ
Ankara 23°
Ankara Gazetesi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Birleşik Arap Emirlikleri denilen çöplük… Temizleyeceğiz, çare yok…
Ardan Zentürk
YAZARLAR
3 Ağustos 2020 Pazartesi

Birleşik Arap Emirlikleri denilen çöplük… Temizleyeceğiz, çare yok…

Savaşı, sırtını milletine dayamış, yerli-milli kaynaklar ve savunma sanayinden güç alan milli ordu kazanır.

Bu gerçeği, Ortadoğu’ya bağlı olduğu Siyonizm adına kan ve göz yaşı götürmekten başka bir işe yaramayan Birleşik Arap Emirlikleri adı verilmiş sözde devleti yönetenler sanırım, Libya’da anlamışlardır.

Sudan, Çad, Somali, Suriye’den paralı asker topla, yanlarına Rusya’nın gayrı-resmi ordusu Wagner’in lejyonerlerini koy, Rusya’dan hava savunma sistemi, İsrail’den sayısal teknoloji ürünü savaş malzemesi, Çin’den İHA-SİHA al, Mısır’dan zırhlı araç takviye et, toplama orduyla savaş kazanmaya kalk, olmuyor…

Karşına, yerli-milli savunma sanayinin ürünleriyle gerçek bir ordu çıkar, seni, üç ay gibi kısa bir zaman diliminde yer ile yeksan eder…

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin, paralı askerlerden oluşmuş Halife Hafter’in adamlarına attığı Osmanlı tokadı, yaşamın gerçeğinin ta kendisidir…

Tokatı yiyen iflah olmaz…

· 15 TEMMUZ’DAN BU YANA GÖZÜMÜZ ÜZERİNDE…

1971’de bağımsızlığını –kağıt üstünde- İngiltere’den kazanmış, 7 emirliğin birleşmesinden oluşmuş, ama esas olarak Nahyan ve Mahdum ailelerinin kontrolündeki 10 milyonluk bir korsan devletten söz ediyoruz.

Adı, bu nedenle Birleşik Arap Emirlikleri.

Nüfusunun yüzde 10’u “emirlikler kökenli” geri kalanı Asya ve Afrika’dan toplama insanlardan oluşuyor, emperyalizm, kişi başına 70 bin Dolar yıllık gelirli bir zenginliğe izin vermiş, karşılığında yeri geldiğinde bekçi köpeği olarak kullanıyor…

Suudi Arabistan ile birlikte müdahale ettiği Yemen’de ortaya çıkan tablo ortada… Bu ikisinin o coğrafyada neden olduğu masum Müslüman Arap ölümlerinin toplamı, ihtimal, İsrail’in 70 yılına bedeldir…

Trump’ın, Filistin’in topraklarını İsrail’e peşkeş çeken sözde barış anlaşmasını açıkladığı o salonda, BAE, Umman, Bahreyn büyükelçileri de –utanmadan- hazır bulundular, bu tür bir tıynetten söz ediyoruz…

BAE’nin İsrail ilişkisini yürüten şahsın Washington Büyükelçisi Yusuf el Oteyba olduğunu “GlobalLeaks” isimli grubun yakaladığı e-maillerinden biliyoruz. BAE-İsrail ilişkisinin ete-kemiğe büründüğü kurumlardan biri merkezi Washington’daki The Foundation for Defense of Democracies (Demokrasileri Savunma Vakfı), parasını Dubai’den alıp Siyonizme çalışan bir kuruluş…

Türkiye araştırmaları birimini FETÖ kaçağı Aykan Erdemir’in yönettiği vakıf, 15 Temmuz emperyalist saldırısının ana karargahı kimliğini taşıyor. Amerikan emperyalizminin 1 Dolar'lık askerlerinin parasının da zaten, BAE Veliaht Prensi Muhammed bin Zayed’in baş danışmanı Filistinli hain, CIA mensubu Muhammed Dahlan üzerinden geldiğini de biliyoruz.

Kaçak FETÖ’cülerin ihanet yayınlarının finansmanını da aynı ülke sürdürüyor zaten…

Bizim özellikle 15 Temmuz’da suçüstü yakaladığımızdan bu yana gözümüz üzerinde, onlar da Suudi Arabistan ile birlikte Cemal Kaşıkçı’yı İstanbul’da parçalayıp, fırında yakarak gözdağı verecek kadar bize sinirliler…

· EMPERYALİZMİN ORTALIK KARIŞTIRICISI…

Ortadoğu’nun sorunlu bölgelerine paralı askerler ile müdahale…

Ekonomisi zorda ülkelerde rüşvet ve yolsuzluklarla güç devşirme…

Yeri geldiğinde, Mısır veya son olarak Sudan’da olduğu gibi Siyonist idealler doğrultusunda darbeler geliştirme…

Bunların hepsini yapan gayrımeşru bir yapıdan söz ediyoruz…

Mafya bozuntusu…

Başındaki veliaht prens Muhammed bin Zayed, Trump’ın damadı Jared Kushner ve Suudi Veliaht Prens Muhammed bin Selman ile Katar’ın 300 milyar Dolar’lık nakit fonlarına el koymaya kalktılar, ellerinden zor aldık…

Uzatmayalım…

Ortalığa çok kötü kokular saçan bir çöplük ile karşı karşıyayız…

Etrafa mikrop saçıyor, sağlığa zararlı…

Libya’da dezenfekte ettik, Yemen’den başlayarak daha geniş ve uzun menzilli bir plan geliştirmekte yarar var…

Özellikle…

Her koşulda FETÖ’nün yanında yer aldı, 15 Temmuz 2016 işgal amaçlı saldırısının her aşamasında görevliydiler…

Darbenin başladığı saatlerde Abu Dabi-Riyad arasındaki telefon görüşmelerinde attıkları sevinç çığlıkları, Türkiye Cumhuriyeti’nin istihbarat kayıt deposunda, günü ve yeri geldiğinde dinletiriz, tıpkı Cemal Kaşıkçı’nın son çığlıkları gibi…

Siyonizmin kapı kulları… Mazlum Müslüman coğrafyayı en kısa zamanda bunlardan kurtarmak zorundayız…

Anladınız siz beni…

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ankara Gazetesi