MENÜ
Ankara 25°
Ankara Gazetesi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Ben merkezci bir yaşam!
Ahmed F. YÜKSEL
YAZARLAR
28 Haziran 2013 Cuma

Ben merkezci bir yaşam!

Şayet olaylar "istendiği gibi oluşmuyor, her şeyin elde edilemeyeceğini gösteriyorsa", bu durum bizedüzelmemiz için iyi bir fırsat yaratıyor diyebiliriz.

Böylesi fırsatları yaratanlara şükran borçlu olduğumuzu söyleyebiliriz.

Ama nedense inatla bazı koşullara ulaşmak için umursamadan kendimizi zorluyoruz.

Mükemmel görünmek adına bunu yapıyoruz.

Tabii, hiçbir şey planlandığı gibi gitmiyor. İnsanoğlu kendi hayal dünyasında kendini en başarılı, değerli, en yetenekli kabul etse bile durum değişmiyor.

Doğal olarak, beklenmedik olaylarla karşı karşıya kalınıyor.

Bazen yanlış uygulamalar, karşılarına bir tehdit olarak dikiliyor.

Ve sonuçta bir karalama kampanyası başlıyor.

Bunun yanı sıra, veri tabanımız, olmasını istediği durumlar için tiyatromsu durumları seçebiliyor.

Dolayısı ile kişiler egoist ve kibirli oluyor. Ben merkezci ve biraz çelişkili görünecek bir anlayış çıkıyor ortaya.

Ve zaman zaman tam olarak neden olduğunu bilemediğimiz bir panikleme devresi giriyor araya.

Belki, kilitlenmeden, özgüven eksikliğinden ötürü abuk sabuk fikirler oluşuyor.

Takdir edersiniz ki bunlar, üzüntü, elem ve ızdırap verici şeyler.

Bu arada,  kişi huy ve karakter yapısı gereği gözünü dört açacağı, kulağını “uyarılara vereceği”yerde,garip bir şekilde, bütün bunlar kendisinin değilmiş havalarına giriyor.

Bu kadarla kalmıyor.

Ne pahasına olursa olsun, ben merkezciliğin vurdum duymazlığı devam ediyor.

Büyük bir öfke ile saldırıya geçebiliyor.

Çünkü yenilgiyi bir türlü hazmedemiyorlar. Gerekli tedbirleri almak bir yana kazanmaktan başka bir şey görmüyor gözleri.

Nasıl bir anlayışsa, nasıl bir düşünce ise!..

Böylece vicdanlarıyla bile yüzleşmelerine gerek görmüyorlar.

Biraz zor bir kural ama, varoluş prensipleri, gerçekleri bu düzeyde tanımlıyor.

Ama diğer yandan, içten içe, “haykırışlarını duyacak birinin” kendisini kurtarmasını bekliyor.

Psikanalist Bion da"psikolojik olgunluğun, kendimizle ve hayatla ilgili, olumlu-olumsuz duyguları bir arada barındırabilme kapasitesi" olduğunu söyleyerek bu düşüncelere ışık tutuyor.

Haliyle, ilgi odağı olma gayreti ile yaşamayı sürdürüyorlar.

Sevgili dostlarım!

Yaşantımız birçok olaya gebe.

Bir iki istisnası dışında olumsuzluğa tahammülü olmayan, eleştiriye gelemeyen, ikazlara kulağını tıkayan, davranış bozukluğu içinde olan bu tür kişiler çoğunlukta.

Aslında, onlarbahsini ettiğimiz temel özellikleri ile her an kendileri ile çatışma halindeler.

Mevcut gerçeklerden yola çıkarsak, bu yaratılıştaki insanların duygulara kapılmadan hareket etmesi, 'menfi gibi görüneni değerlendirmesi' ham bir hayal olarak kalıyor ve bu arada resmen kişilik tescil ediliyor.

Dahası, yıllar kişinin sahip olduğu belli bakış açılarının kolayca değişmediğini de ortaya koyuyor.

Hele her olayda savunma mekanizmasına başvurup bu özgüven eksikliğine sarılanlar, kendileri dahil, toplumu da kandırmış oluyorlar.

Sonrasında ise geçici bir mutluluk, anlamsız bir tatmin olayı yaşanıyor.

Malumu ilam kabilinden söyleyeyim;

Bu kişiler için, "sanal bir rahatlama” önem kazanıyor.

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ankara Gazetesi