Fransa’nın Türkiye’ye kurduğu tuzak Ankara’nın akıllı siyaseti ile bozulmuşa benziyor. Bu tuzak Türkiye ile Yunanistan’ı savaştırıp Ankara’yı her alanda oyundan düşürmeyi planlıyordu. (Bunu isteyen o kadar çok ülke var ki!) Bir taşla bir sürü kuş vurulabilecekti. Bunun için Ege’nin iki tarafındaki duygusal yükselmeye, ama özellikle Türkiye’nin haklı öfkesine bel bağlanmıştı.
***
Oruç Reis’in bakım ve yeni görev hazırlığı için Antalya Limanı’na dönmesi özellikle -sanki çok umurlarındaymış gibi- CHP/İP tarafından geri adım/taviz olarak nitelendirildi. Türkiye taviz vermemeli, hatta ABD ile gerekirse savaşmalıydı.
***
Yunanistan’ın sözüne güvenilmez, şımarık bir komşu olduğu doğru. Lozan’a rağmen adaları silahlandırması, on kilometrelik bir ada üzerinden Türkiye’yi neredeyse Akdeniz’den kovmaya yeltenecek kadar fütursuz davranması Ankara’nın sinir uçları ile oynuyor.
***
Bunlar doğru… Ancak böyle kritik bir dönemde yeni cepheler ancak mecbur olunduğunda açılmalı, Fransa gibi kötücül stratejiler kuran ülkelerin oyunlarına dikkat edilmelidir. Bunun için son derece sabırlı bir dış siyaset uygulamak gerekiyor kanımca.
***
Kaldı ki, Türkiye davasında son derece haklı ve ahlaki, hukuki üstünlüğe sahip. Bu haklılığın dünyaya iyi anlatılması Fransa, Yunanistan ve GKRY’nin iyice afişe edilmesi gerekiyor. Bu sürecin tüketilmesi şart. Tabii ki gerektiğinde ülkemiz dozunda sert gücünü sahaya yansıtmalıdır. Yumuşak ve sert güç, diplomasi ve askeri seçenekler birbirinden ayrı düşünülemez.
***
Türkiye bu davasını da zaferle nihayetlendirecek. Biraz sabretmek ve soğukkanlı olmak şartıyla…
Sayfa başına git