MENÜ
Ankara 21°
Ankara Gazetesi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
2084 veya dijital tekelci sermaye diktatörlüğü
Vedat Bilgin
YAZARLAR
18 Ocak 2021 Pazartesi

2084 veya dijital tekelci sermaye diktatörlüğü

George Orwell 1984 adlı romanında 20. yüzyılda insanoğlunu bekleyen en büyük tehlikenin ne olduğunu yazdığı için komünist çevrelerden büyük tepki çekmişti. Aslında Orwell sosyalist düşünceli bir yazardır fakat sosyalizmin Sovyet uygulamasıyla giderek diktatörlükten başka bir şey meydana getirmemesi üzerine, bilhassa da Stalin dönemiyle kanlı bir baskı rejimine dönüşmesiyle birlikte önce Troçkist sonra özgürlükçü bir anlayışta eleştirilerini sürdüren bir yazar oldu.

1984 romanı ilk defa 1949 yayınlanmıştı ve orda bir ‘distopya’ anlatılmaktadır. Olayın geçtiği ülkede, her şey Büyük Birader tarafından kontrol edilmektedir. Romanın kahramanı Winston Smith herkes gibi ülkenin her şeyini gören ‘tele ekranların’ denetimi altında yaşamaktadır fakat o bundan çok mustariptir. Evin içinde bile ‘tele ekran’ kontrolünden kaçacak bir köşeyi bulup oraya sığınarak yazması onun için nasıl bir özgürlük imkânıdır!

SERMAYENİN TEKELİ

Orwell, 1984 romanında isim vermeden, Sovyet diktatörlüğünün önce proleterya üzerinde kurulan bir baskı rejimi olduğunu, Stalin vahşetini roman kahramanın ilişkileri üzerinden anlattır fakat burada asıl problem ‘tele ekranlarla’ insan özgürlüğünü tahrip eden, insani olanı yok eden bir izleme ve denetim mekanizmasının meydana getirdiği ürkütücü durumdur.

1984 yılı gelip çattığında romanda anlatılan ürkütücü kontrol siteminin, muhtemel bir tehlike olup olmayacağı konusu çok tartışılmıştı. Orwell’in özgürlükçü eleştirilerini kavrayamayacak kadar anti-demokrat zihniyetli olan kimileri, Orwell’in kitaplarının İngiltere’de CIA bağlantılı bir yayınevi tarafından yayınlandığını iddia ederek, aklı sıra bu anti totaliter eleştiriyi etkisizleştirecek şeyler yazmaya çalışıp kendi fanatizmini dışa vuracak seviyesizliği göstermekten geri durmamıştı.

Şimdi ortada ne Stalinizm ne onun Büyük Biraderliği kalmıştır fakat Orwell’in bahsettiği kontrol ağı olan ‘tele ekranlar’ neredeyse hayatın bütün safhalarını kuşatacak kadar kapsayıcı bir hale gelmiş bulunmaktadırlar.

DİJİTAL FAŞİZM

Kısaca sosyalizmin insanları baskı altına alan diktatörlüğünün ‘tele ekran’ düzeni çökmüştür fakat kapitalist tekellerin gündelik hayatın her yerini denetim altına alacak, üstelik bundan milyarlarca dolar para kazanarak bunu yapmaya devam etmek için hiçbir kural/hukuk tanımaz halde arsızlaştığı bir iletişimsel kontrol ağı kurulmuştur. Cumhurbaşkanı Erdoğan insanlık düşmanı bu yaklaşımı ‘Dijital faşizm’ diye eleştirince, bundan rahatsız olanlara ne demek lazımdır. Bugün, tekel konumunda olan kapitalist dijital şirketlerin, bütün yerküre üzerinde denetim kurarak çıkar sağlamak bir yana her türlü baskıyı kurma girişiminin, bireylerden uluslara kadar her düzeyde özgürlükleri tahrip etmesinin nasıl bir tehdit olduğunu fark etmek zor mudur?

Dijital kapitalizmin nasıl bir düzen istediğini son örneğinden, (onu beğenseniz de beğenmeseniz de) Trump’ın kendini ifade etme özgürlüğüne getirilen sansür üzerinden anlamak zor değildir. ABD Başkanı’na bile bunu uygulayan bir gücün, herkesi tehdit ettiğini fark etmek her şeyden önce insani bir sorumluluktur. İnsanlığın önünde 2084 var!

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ankara Gazetesi